AVUÇLADIM YILDIZLARI (mahpushane notları )
Yıldızlarla dolu öyle bir geceydi Aklıma yine ilk sen geldin be dostum Yokluğunu, hasretini gönlümde duydum Sen yıldızları ne…
Yıldızlarla dolu öyle bir geceydi Aklıma yine ilk sen geldin be dostum Yokluğunu, hasretini gönlümde duydum Sen yıldızları ne…
Sana şiir yazmak gelmiyor içimden Senin güzel gözlerini anlatmak Dudaklarını sayfa sayfa yazmak Kısaca seni yaratmak hiç Ama yinede seninle…
Müebbet yemiş bir veli ustamız vardı Saçları ak elleri nasırlı Kimseyle oturmaz, kimseyle konuşmazdı Onun cezası susmaktı, konuşmamaktı Gardiyanlardan öğrendik,…
Bir selamını bile değmedik Değmedik bir tebessümünün menzili olmayı Bir nazar atsan göz ucunla Bir eğsen başını selam kastıyla…
Sarı, yeşil renkli bir tespihim vardı İri taneli büyük bir tespih Güneşi görürdüm sarısında Senin altın saçlarını görürdüm Doğayı görürdüm…
Zar attım da sevdalar üstüne yine kaybettim Uçuştu gençliğim gözlerimde bende seyrettim Evleneceğin geldi aklıma nedendir bilmem Koynuna gireni düşündüm…
Hani yalnızlığına boğulmadan gelecem demiştin Hani yemin billah edip ne sözler vermiştin Unutuldu yeminler, unutuldu verilen sözler Biliyorum hayırsız gelecek…
Belki gitmeyelim Bir Ekim sabahında Yapraklara düşmüş çiy damlalarıyla Sabahın körpe serinliğinde Kurumuş dudakların çatlakların dan Kalkıp Gitmeliyim Özlemin sonsuz…
Duraklar kıştır, geçişler yaz… Sevdalar bir sonraki bahara kaldı. Hangi mevsim saklı mevsimden? Dön bak arkana kalan kalana… Oysa elerinde…
Bir he desen Hasret bitecek Bir he desen Tenim tenine değecek… Iraklar yakınlaşacak Ateşler tutuşacak Hayaller uçuşacak Bir he desen……
Sen daima iyi ve doğru olmalısın; Bensizken bile… Sen bendeki beni yaşatmalısın Ben yokken bile… Aydınlık olmalısın ay gibi parlak…
20 Şubat 2020 Perşembe günü, saat.17.00’de;Tarsus Müftülük Konferans Salonu Tarsus-Mersin adresinde, Gazeteci-Haber Türk TV ProgramYapımcısı Veyis Ateş ”Medya ve Şiddet.”…
Saçların rüzgardan dağılmış öyle gelirsin ya Gözlerin baygın baygın öyle bakarsın ya Vücudun alev alev öyle yanarsın ya Seni öpmek…
Yüreğin yalnızlıktan üşüdükçe Çıkar gelirim güzelliğine Gün ışığı giyinmiş o sıcak tenine Bir buse kondursam kızar mısın?.. Şehir üstüne üstüne…
Açılır kara kaplı kitap, günahlar sorulur Durulur içteki nefret, Karadeniz durulur Bilenir eldeki baltalar, dar ağaçları kurulur Gün gelir vurulur…
Çoğu gün efkârlıyımdır ben Oltanın ucundaki balığa efkârlanırım Kafesteki kanaryaya bazen Sevgiliye verilmek için koparılmış karanfile Kapana yakalanmış saka kuşuna…
Umutsuz gecelerimin umudu oldun şimdi Yanacak ateşlerim yoktu senden önce Penceremin kenarına konan güvercin kadar Masum, yürekli olmanı…
Güneşi aldım yerinden batıdan doğurdum Yıldızları topladım ceplerime doldurdum Nadide çiçekleri bir bakış da soldurdum Sadece seni aşkına çare bulamadım……
Yıldızlar kayboldu karardı gece Umutlar yok oldu anlayamazsın Hüzünler doldu kayboldu neşe Sevinçler yok oldu anlayamazsın… Rüyamda gördüm seni geliyor…
Nice karanlıklar yaşadım, bir ömür iki kere öldüm Rengârenk çiçeklerin nasıl solduğunu gördüm Alev alev yanarken ansızın nasıl da söndüm…
Üç günlük ölümlü dünya kalp kırmayalım Kin güdmeyelim hep hoşgörülü olalım Daima gülsün yüzünüz ağlamayalım Açtım kollarımı kucaklaşalım dostlar… Tek…
Bir gün bir rüzgarla geleceğim yanına bekle, Kara bulutlarını dağıtıp sonra gideceğim. Biraz gürültülü olursa korkma gül goncası, Sana biriktirdiğim sevgim…
Çiçeğim kurumuş kalmamış eski neşesi Yüreği daralmış bitmek üzere nefesi Kan çanağına dönmüş ağlamaktan gözleri Cananım bataklara düşmüş, yok olmuş…
Teknoloji baş döndürücü bir hızla ilerliyor. Bizde ister istemez bunun içerisinde yer alıyoruz. Özellikle cep telefonları reklamlarında etkisiyle küçük büyük…
Günü geldiğinde elbet bende göçerim Ne ektiysem yaşarken onu orda biçerim Ben arkadaşlığı değil dostluğu severim Aşk dolu umut dolu…
Derdime derman ol yarama ilaç Savur yüreğimi etraflara saç İstersen bir başıma bırak beni İster yolları tüket dağları aş… Aralık…
Kelebek gibi bir günlük olmasın aşkımız Sigara gibi bir nefeslik hiç değil Umut dolu, aşk dolu geçsin günlerim Bilesin seni…
Düzen bozuk elden bir şey gelmiyor dost Canın gibi sevdiğin kıymet bilmiyor dost İnsanlara bir şeyler olmuş nedendir bilmem Verilen…
Sevdan göçmenlerin kanatlarında sürgün Ben senin sevdana sürgün tükeniyor ömür Ne günüm belli ne de gecem aydınlık sensiz Nasıl yaşarsın bilmem yabanlarda…
Seni ne çok sevdiğimi ilk kalemime anlattım. İlk kalemim bildi seni nasıl sevdiğimi. Sonra kalemim kağıtlara anlattı, Tüm boş sayfalar…
-Ali Köse’ye-Düşlere sığmayanlara bak derim.Uykusunu karartanlara söyle;Susan güzel seslileri uyandır,Böl sükutunu şairim… Kararmış lambanı aç, aydınlansın gece;Sukutun bölük pörçük, huzursuz…
07-16 Şubat 2020 tarihleri arasında;1.İskenderun Kitap Günleri-Atatürk Anıt Alanı İskenderun-Hatay adresinde, 180 yayınevi. 100 yazar’ın iştirakı ve 70 standı ile…
Şu yalan dünyanın gam efkarını Bir başıma çekip çekip ağladım Dünü bırakıp aradım yarını Boşa umut ekip ekip ağladım Alamadım…
Buram buram tüter gözümde derdi Artık Çorum ellerine varamam Gülşenini yâr başkasına verdi Dost bağında gümrah gülü deremem Mecitözü’nden Laçin’e…
Aradan asırlar, yıllar geçse de Sarp kayalardan yollar geçse de Fani dünyamızdan kullar geçse de Gözlerinde açan ilkbaharla Gelirsen, yine…
Damla damla yanağına süzülem Akıt gözlerinden yaş diye beni Adım adım yollarına döşenem Topuklarınla ez taş diye beni Yaba yaba…
Bu dünyanın başı, sonu nasıldır? Anlayıp çözmeye aklım ermiyor Sevdanın dokuzu, onu nasıldır? Yaşarken sezmeye aklım ermiyor Sanırdım bağında bülbül…
Bir şûha gönül düşürdüm yenice Goncası açılmış, benleri taze Saçları sırmalı, gülüşü ince Bir hoş gözüküyor benleri göze Âşığını alır…
Sana söyleyecek çok şey var amma Ağzımı açmaya gücüm yetmiyor Sen ki bende çözülmez bir muamma Bırakıp kaçmaya gücüm yetmiyor…
Ellerimizle yerden toprağı sırtlıyoruz . Özümüzde şu yanan Aynı minvâl oluşu. Senin vâroluşsal kaygıların Tırnaklarınla kazırken olancasını; Arı-duru bir dil…
03 Şubat 2020 Pazartesi günü, saat.18.00’de;Lütfi Selek Kültür Merkezi-Hürriyet Caddesi (Ticaret Odası Oteli Bitişiği) Nazilli-Aydın adresinde açılan ”Karacasu’dan Yüzler Fotoğraf…
Öylece kaldım pencerenin dibinde. Paspasın altında yedek anahtar, diyemedim. Rafa koyulan üstü tozlu plak geldi aklıma. Alıp çalmak istemedim. Yorgunluktan…
Kolay değildi bizimkisi. Kolay olanı zora çevirmekti belki. Bilemedik. Bir odada haps olduk. Gerçekleri göremedik. Umuda açılan bir kapımız vardı,…
Gözlerimin baktığı yerdesin. Sıralı ayrılık girdi aramıza. Mesafeler epey uzun. Sus… Hayır hayır… Sakın konuşma. Konuşursan eğer, artacak mesafeler. Böylesi…
Hayır. Büyümedim. Sadece alışkanlıklarımı değiştirdim. İnsanların aracılığıyla bir şey yapmayı bıraktım. Artık kendi kendime gülebiliyorum. Deli diyorlar bazen. Bazen kendimi…
Yine yağmur yağıyor pencereme. Anlayamadıklarım anladıklarımı geçiyor. Yol kenarı banklar geliyor aklıma. Camlara yansıyan fotoğraf kareleri sonra. Umduğum o şeyler…
Ölme anne! Sakın ölme! Yalvarırım sana ölme! Merhametine muhtacım anne. Şefkatine muhtacım. Saçının her teline kurbanım anne. Sakın ölme. Elini…
Ziyanı yok dediğim ne varsa ziyan oldu. Önemi yok dediğim her ne varsa önemsiz oldu. Bugün yaptıklarım yarın başıma taşınır…
Kabına sığmayacak kadar yorgun bir yolcuyum. Sen ki beni ağırlamakta güçlük çekecek bir hancısın. Yolum yoluna düşerse eğer affına sığınacağım.…
Korkmuyorum yalnızlıktan. Gecenin bir vaktinde bulursa sessiz çığlıklar bedenimi, davetsiz misafir gibi ağırlarsa yüreğim bu feryatları, gözaltlarım morarırsa uykusuzluktan, ağını…
(I) Dudaklarımın ıslaklığını sabahın kırağından aldim, Terli gözlerimi o garip özlemin oturduğu sedirden… Karanlığa doğan o sestir beni dirilten her…