Yazar: hayaldenizi68

Güneşin doğuşu, can Kuş'unun Dünya'ya kanat çırpması. Gün batımı açan gülün solan yaprakları! Her gün yeniden doğan, yeniden ölen bir bedenin, kafesinde çırpınıp durmak zor. Doğduğum yöre de, taş topraktan daha çok. Dağında, gökyüzüne, çam ağacı yerine, Ardıç ağaçları uzanır. Gövdesi ne tomruk olur, ne de kereste. Kiriş diye uzatamasın onu duvarın üstüne. Yanarken saman alevi gibidir, köz bırakmaz geride. Zahmetsiz büyür su, sel istemez. Kışın yağan kar, Nisan da yağan yağmur bir mevsim yeter . İğne yapraklarının arasında gılikler olur Önce yeşil, sonra siyah. Acıdır tadı. İlaç olmaz hiç bir yaraya. İşte ben böyle bir kıraç toprağın üzerinde yeşermiş, kökü kayaların altına uzana ağaç gibiyim. Siz koyu gölgesi olan çınar da diyebilirsiniz, Meşe'de. Kayın, gürgen köknar, yetişmez zaten bizim dağımızda. Kışın akar, yazın kurur dereler… Avşar'ın, soylu kızları kovayla çeker kuyudan suyu. Kulaçla ölçülür kuyunun derinliği. Al yazmalı, beyaz tülbentli kızlar, aynayla haberleşir, yavuklusuyla. Hala öylemi bilmem. Ben gideli gurbet ele, değişmiştir belki, gelenek ve töre. Kim bilir? Bizim elde de geziyordur, genç kızlar sevgilisiyle el ele. Ben buyum işte. Kimlik bilgilerim kayıtlı nüfus kütüğümde. İlim ilçem köyüm yazılı hepsi Bence esas ben, bu satırlarda saklı. Çözebilirseniz, çözün bu bir bilmece

Güzel Kuşum

Ah güzel kuşum ah çok yaralıyım Bugün sana bir mektup yazacağım Noktasız Virgülsüz Kuralsız kavramsız okursun rast gele Sonra Kendin koy notayı virgülü Aklına gelince sıralarsın cevabı Sende mi hüzünlüsün…