“Bizi affet! Bağışla bizi! Sen bizim Mevlâ’mızsın! Kâfirler güruhuna karşı sen bize yardım et!”
Bizi affet! Sana karşı bilerek veya bilmeyerek, bizim bildiğimiz senin de bildiğin, bizim bilmediğimiz senin bildiğin tüm günahlarımızı affet. Hatalarımızı siliver, kusurlarımızı görmeyiver, bu sana lâyık olmayarak yaptıklarımızı hesaba katmayıver, bizi onlardan sorumlu tutmayıver. Bizim geçmiş günahlarımızı affettiğin gibi gelecekte de bize muvaffakiyet vererek yeni yeni günahlara düşürme. İyiliklerimiz, hayırlarımız çok az olmakla beraber sen bizim mizanlarımızı ağırlaştırarak bize merhamet eyle. Bize şu üç konuda acı ya Rabbi. Sana karşı işlediğimiz günahlarımızı bağışlayarak, diğer kullarından bizim bu günahlarımızı setrederek, bizi el âleme karşı rezil rüsva etmeyerek ve de bizi bundan sonraki hayatımızda da muhafaza ederek yeni günahlara düşmeme konusunda koruyarak bize merhamet buyur ya Rabbi.
Çünkü sen bizim Mevlâ’mızsın. Bizim velimiz sensin. Bizler senin velâyetini kabullendik. Senin aldığın kararları kendimiz için bağlayıcı kabul ettik. Kendi iradelerimizden, kendi zevklerimizden vazgeçip senin seçimini seçim kabul ettik. Boyunlarımızdaki iplerin ucunu sana verdik.
Sana dayandık, sana güvendik, sana tevekkül ettik, kulluğumuz, köleliğimiz sanadır, övgümüz sanadır, minnetimiz sanadır, senin huzurunda eğilen başlarımız asla başkalarının önünde eğilmedi. Ey bizim Rabbimiz! Ey bizim kendisine güvendiğimiz, safında yer aldığımız Rabbimiz! Sen bizim Mevlâ’mızsın. O halde kâfirler güruhuna karşı, sana inanmayan, senin dinini reddeden, sana karşı savaş açan, kitabına karşı savaş açıp onu gündemimizden düşürmeye çalışan, peygamberine karşı gelip onu reddeden, sana karşı bir kısım fânileri tanrılaştırıp sana inat onlara kulluk yapmaya kalkışan, senin kullarını bir kaşık suda boğmaya çalışan, senin mülkünde, senin arzında sana ve senin sistemine hayat hakkı tanımayan bu kâfirlere karşı bize yardım et ya Rabbi… Amin..
Mevla’sının rızasını kazanıp huzura varan salih Mü’minlerden olmak ümidiyle…
Selam ve dua ile…