Bir düş tekkesindeyim ziyadesiyle yandığıma delalettir yazdıklarım azgın dalgaların esaretinde yağmalanmış ruhumda dinmek bilmeyen o yangınla hemhal içtimadayım gündüz gece ve lügatim kalın ve acılı ve ağdalı bense hüzün nöbetlerinde teşrif eden karanlığı yok sayıp aydınlık kaldığım kadar yüreğimle anbean bakaya kalmaktayım çünkü anne, ben bir neferim nezdinde iman gücümün sevgi ve umuttu tek ziynetim bir de sen: semada seken gözümde saklı her yaşı ve yası emanet ettiğim kadar da kendimi ve seni, yüce Rabbime…
Gündür sırça köşküm:
Gök gözlü annem bense sağdıcıyım hüznün.
Sınandığıma delalet sızan irindir yürekten
D/ağlandığım kadar yakardığım gün ve gece Rabbime
Seyrüseferinde ömrün
Belki de ben sadık kaldığım kadar bir düş’ üm
Düşmek bilmedi yakamdan o derin hüzün.
Mealim yoktur artık benim
Ben tutuklu bir yemin gibi semiren sözcüklerden
Ve hayattan kesmediğim kadar ümidi
Sinemdeki yangın kadar solgun olmasaydı
Ah, keşke yüzüm…
Yüz görümü nice duygu yüklendiğim
Bazense o derin uyku, kürediğim
Hem lades dediğim
Hem sobelendiğim
Dik yokuşu çıkmakla mükellefim
Yeter ki;
Bırakma elimi
Bağdaş kurduğum şu iklimi ve beni terk etme asla
Adağım ve andığım
Sadık kaldığım kaderin ve kederin
Ne çıkar ki olsam tek mağduru…
Müebbet yediğim efkârın
Mazlum ve kundaklanmış yüreğin endamı
Yana yakıla değil artık yaşadığım
Varsın olsun artık bir yıl misali mutluluğum
Dört senede bir gelse haneme ne ki?
Devri-daim yapan şu sözcüklerin yok mudur hiç bedeli?
Ah, sağanağım
Ah, sağdıcım
Ak, karambole giden hayatım
Kırık tekerim
Kırgın yüreğim
Kır saçlarında hüznün beyitlerde saklı binlerce maruzatım
Mantığım devre dışı
Ruhumsa firarda
Kalbimdeki boşluğu ve yamayı sorma sen, asla.
Kıt kanaat sevenlere b/akıyorum da
O kopan kopçası ömrün bazen soluyorum ya:
Sağdıcı olduğum şu emanet canın bakracı mı?
Yoksa püskülü mü ayağımın takıldığı halanın
Deseninde saklı bir geyik miyim de
Boynumuz kırık
Saçlarım tek katık
Yaptığım ruhuma
Kayıp bir minvalde seksem ne ki?
Garbında ufkun solsam belki
Soy ağacımda saklı hüznüme eşlik eden melekleri
Elbet bağrıma basıyorum aşkı ve kerameti
Çıkamadığım kereviti
Çıkmazında ömrün arşınladığım labirenti
Aymazlığında gölgelerin sabit tuttuğum istikameti…
Rengim de belli
Rakımım da saklı
Rencide edildiğim kadar hayatta
Kefilim ben sevgime
Kâfir gölgelerden de sormasın kimse beni
Kulluğumla saklıyım Allah katında
Küle dönen bir ömrün idamesi
Kayıtlara geçsin yeter ki iç sesim ve kalemim
Kalender meşrep bir rüzgârda saklı bir neferim…
Yalnızlığın iade-i itibarı
Niyazlarımı tek duyansa Tanrı
Yâd edilesi dünüm yok artık
Yandığım kadar yakardığıma tanık
Yerküre ve gök kubbe
Firarisi olduğum şu bedenimse emanet
Yoktan var eden ve haiz olduğum metanet
Nasıl ki merhametlilerin en merhametlisi ile muhatabım
Kürediğim ömrün katıksız yağız mealidir
Önünü alamadığım acının bakiyesi
Ve işte saklı olduğum kadar ufkun
Kaderin de üfürdüğü
Kayda değer bir ömür olsaydı keşke benimki.
Kayıt dışı ruhumla içtimada
Aşkın sandukası saklı sandığımda
Gölgemle ve müzmin hüznümle
Metruk hecelerden firar eden iç sesimle
Yokluğunu asla göstermesin bana Rabbim…