Komiser Kenan maktulün başında durmuş göbeğini kaşıyordu. Etrafında vızır vızır arı gibi çalışan polis ekipleri işlerini büyük bir ciddiyetle yapıyorlardı. Etrafa bir göz gezdirdikten sonra. Tıraşı gelmiş sakallarını kaşıyarak;
“Komşulara soralım bakalım bir ses duymuşlar mı? Maktul hakkında ne biliyorlar?”
Komiserin gözüne girmeye çalışan genç polis Fuat. Tutanağını tamamlamış halde yanında bitti.
“Tabii! Komiserim çok iyi düşündünüz. Alalım mı hepsini merkeze?” diye sordu.
Kenan Komiser;
“Hasbinallah!” diyerek kafasını çevirdi. Oldum olası yılışık tipleri sevmezdi zaten.
“Lüzumu yok. Burada ifadelerini alın, eğer şüpheli bir şey sezerseniz sorgulama için karakola davet eder…” dedi.
Fuat daha komiser sözünü bitirmeden araya girdi.
“Komiserim savcı hanım çıkıyor. Biz de çıkalım mı artık tüm gerekli işlemleri yaptık. Fotoğrafları çektik, etraftan DNA örnekleri de aldık. İşimiz bitti bizim burada.” diye söylendi savcı hanımın arkasından.
Kenan Komiser sözünün kesilmesinden hiç hoşlanmazdı.
“Sana kaç kere… Neyse! Ben savcı hanımı yolcu edip geleceğim. Siz burada kalın,” diye cevap verdi ona.
Savcının peşinden koşturarak, önüne geçti.
“Sayın savcım! Aşağıya kadar size eşlik edeyim isterseniz,” diye gülümsedi.
Savcı İpek tek kaşını kaldırarak yarım bir gülümseme ile çenesini hafifçe çevirdi.
“Önden buyurun,” diyerek kapı eşiğinde yol verdi ona Komiser Kenan.
Birlikte asansörle aşağı doğru indiklerinde ikisinin de başı önde karşılarında duran asansör kapısını izliyorlardı. Asansörden inince savcı başını çevirmeden gözleri ile yukarıdaki güvenlik kamerasını göstererek;
“Güvenlik kamerası kaydı da detaylı olarak incelensin,” dedi.
Komiser bir kaç saniye gözleri ile kamerayı aradıktan sonra kamerayı görüp.
“Emredersiniz, Savcı Hanım!” diyerek dış kapıyı açtı.
“Aracınıza kadar eşlik etmemi ister misiniz?” diye sordu Komiser Kenan.
“Lüzum yok. Teşekkürler!” diyerek arkasına bakmadan aracına doğru yöneldi Savcı İpek.
Komiser Kenan savcının aracına binişini izledi dış kapıdan.
“Gözünden de bir şey kaçmıyor, diye yarım ağızla söylenerek kapıcı dairesine doğru yöneldi.
Kapıcı dairesinin kapısını çaldı kimse açmayınca tekrar merdivenlerden yukarı çıkıp asansörle olay yerine gitmek üzereyken. Kapının önünde duran orta boylu, kilolu, saçlarının üzeri açılmış Hulusi Bey ile karşılaştı.
“Sen de kimsin? Ne yapıyorsun kapı önünde? Maktulün yakını mısın?” diye sordu.
“Yok beyim. Ben kapıcı Hulusi. Ne olduğunu merak edip yukarı çıktım. Kim öldürmüş? Gerçi bu apartmanda oturan herkesin onu öldürmek için geçerli bir sebebi vardı,” diye söylendi. Son cümleyi der demez eli ile ağzını kapattı.
“Yani kusuruma bakma beyim biz cahiliz. Ne dediğimizi bilmeyiz. En son dememiz gereken şeyi en başta söyleriz. Af buyur!” diyerek özür diledi.
Kapıdan;
“Fuat diye seslendi Komiser Kenan. Fuat koşarak Komiser Kenan’ın yanına geldi.
Eli ile kapıcıyı göstererek;
“Bu, Hulusi bey!” diye takdim etti onu.
“Ne beyi, beyim, af buyurun. Hulusi Efendi derler bana burada.” diye düzeltti tombul yanakları kızararak Kapıcı Hulusi.
Komiser sözünün kesilmesinden hiç hoşlanmazdı. Ters ters Hulusi Efendiye bakarak. Tekrar başladı cümlesine;
“Bu, Hulusi Bey!” diyerek tekrar sağ eli ile kapıcıyı gösterdi.
“Apartman görevlisi. Anlatmak istediği şeyler var sanırım. Sen bir ifadesini alıver,” deyip olay mahalline geri döndü.
İçeride herkes eşyalarını toplamış ayakta dikili vaziyette onu bekliyordu.
“Ne dikiliyorsunuz karşımda?” diye sert bir ifade ile sordu.
İçerideki herkes birbirine mahçup bir şekilde bakmaya başladı. Ardından tüm gözler Kadir’in üzerinde toplandı. İçlerinden en cesur olanı polis memuru Celal tüm gücünü toplayıp cevapladı onu.
“Burada işimiz komiserim.”
“İyi!” diye sert bir şekilde cevapladı bu cümleyi komiser Kenan.
“Siz çıkabilirsiniz,” diyerek eli ile olay yeri inceleme polislerini gösterdi.
Polis memuru Ela ve polis memuru Celal de arkalarından ilerleyince;
“Siz durun! Siz nereye gidiyorsunuz? Tüm komşuların ifadesini aldıktan sonra güvenlik kamerasını incelemesi için alın. Akşam olmadan hepsini masamda istiyorum.” dedi.
Dışarı çıktığında hala kapıcı ile Fuat konuşuyordu.
“Uzun sürecek de merkeze alalım sorgu için,” edi Fuat’a.
Kapıcı Hulusi Efendi.
“Yok beyim lüzumu yok. Ben her şeyi anlattım. Hem sadece bu bina değil yandaki iki binanın da kapıcılığını yapıyorum. Kaçmıyorum ya bir şey olduğunda buradayım,” dedi.
“Ben sana sormadım,” diye sertçe cevapladı onu komiser Kenan asansöre yönelerek.
Fuat arkasından sesini alçaltıp;
“Aslında iyi adamdır Komiserim. Bakma sen biraz sinirli gece uyuyamamış da. Bir dava üzerinde çalışıyordu ilerleme kaydedemeyince dosyayı kapatalım, demişler. Ondan yani,” diyerek başı önde yerdeki karoya bakan Hulusi Efendi’nin omuzuna vurdu.
Babası yaşında sayılırdı Hulusi Efendi. Onu böyle üzgün görmeye içi elvermemişti.