Loading

Sayfalara dağılmış söz kırıntılarını usul usul topluyorsun. Can sıkıntılarını yutkunuyorsun yudum yudum. Yüz çeviriyorsun bütün heveslere, uyduruk düzene, içi çürümüş insanlığa, kokuşmuş dostluğa. Öyle bir an geliyor ki dünya batmış ama sen dünyalı değilmişsin. Faili meçhul bir inceliğin hüznünü taşıyor rüzgâr. Derin yaralarının acısıyla sızlayan yüreğini dilsiz bırakıyor. İnsana kendi çukurunu kazdırıyor zaman.

Dalıp gittiğin o boşluktan seni çekip çıkaracak hiçbir şey, tutunacak bir dal bulamıyorsun. Bomboş, şekilsiz, renksiz, gereksiz bir var oluş sanki yaşamak. Şiirini yazacağın, şarkısını söyleyeceğin hiçbir aşk yok artık. Her şeye uzak, her şeye yabancı.. Öyle bir ân ki sürekli tekrarlayan. Oysa kıyısından geçtiğin her hayata emek verdin, küçük dokunuşlarınla değer kattın. Derin sularında boğuldukların da oldu, iz bıraktın. Belki hayallerinin figüranıydın ya da başrolü.. Yıkılanları da oldu, yaşanmasına imkân verdiklerin de. Hayatın, başka hayatlarla anlam buldu, bütün oldu. Sessizliğin fısıltısı gibi saliselerce ve senelerce adım adım dolaştılar beyninin içinde. Kimi zaman varlığın, kimi zaman yokluğun, kimi zaman boşluğun adı oldular. Anı oldular. Yapayalnız gibiydin ama hiçbir zaman yalnız olamadın, yalnız değildin. Kimsenin varamayacağı bir dağ başından, uçsuz bucaksız uzak denizlerden her sabah, batarkenki aynı güzelliğiyle yeniden doğan güneşin; ‘merhaba’ diyen sıcaklığını getirdiğinde rüzgâr, küçük bir tebessüm kuş olur konardı dudağının kenarına ve umudunu saklardı kanatlarının altında.

Gümüş renginde dolunay ve yıldızları ışıl ışıl bir gök kubbenin altında ılık bir yaz akşamında dahi aynı rüzgârın keman sesi, yalnızlık senfonisinin o büyülü ezgisini getirip yüreğine doldurduğunda gözyaşların yanaklarına dökülüp yalnız bırakmazdılar seni, yaren olurdular kendi başınalığına.

Nasıl geçeceksin? Mucizesisin hayatının, vazgeçemezsin ondan. Şarkısını duyumsuyorsun karanlığın ama vakit yok keşkelere biliyorsun…

Ey rüzgâr alıp götür ömürden bu boşluğu! “Karanlık duy beni! Korkmuyorum senden!” Yalnız mıyım ki sana yenileyim ben! Yeni düşler doğuyor bak yarınlara. Tüketemezsin beni! Tükenemem ben!

Reklamlar

Bir Cevap Yazın

%d blogcu bunu beğendi: