Bekledim. Azrail misali gelseydin,ben razıydım, bırakırdım ellerine canımı,her yerinden yakardım hayatımı ellerinin ellerime değecek bir anına,Şimdi hayalin bir neşter ve sana sakladığım defterin üzerine kanlar damlıyor,ben siyahlarını beyaz diye sevdim,gülüşlerin toprak saçtı şimdi bedenim senden kalan ölü toprağının son merhalesinde,soldu içime ektiğim sen kokan çiçekler ve seni anımsatan bütün kelebekler uçuverdi,dumanlar yükseliyor gözlerimden,zifiri karanlığın içinde bir güneş sönüyor,bir can yarıladığın yolda gömülüyor,ovuşturuyor musun ellerini bak masalından cenazem çıkıyor, eteklerinde bulduğum mutlulukta şimdi kimler koşuşturuyor,bir bana konuşan diline hangi çirkin kelimeler yuva yaptı söyleyebilir misin, içimden gelen seslere kulak ver kâbus anlatır, sus pus ağzımda zifirin yavaş yavaş öldüren izleri,ben ölüyorum bu bile yetmiyor sana…
Ağustoslar yalanmış, sen inandırdın beni bu yalana,kıstırdın beni efsunlu masalda,gözlerinin büyülü kuyusuna düşen en masum bendim,sanki sana ağır geldi dallarımda yeşeren yapraklar, sararttın Eylül’ün sana aşina gelen acımasız ayrılık çarkına attın,yetmedi dilin çarmıha gerdi beni, sağanağından sığınacagım bütün çatıları yıkmaya kararlıydın,kırdın kolumu kanadımı beni ittiğin bu merhametsizlik denizinde kulaç atamadan sadece gözlerimle çırpınabildim,yoruldum ama bana bıraktığın bir yol vardı önümde ve sen dibe olan yolculuğuma 26 gün seyirci kaldın,ciğerlerime nefesin dolarken zehirleniyordum,bilmiyordum. Karaladın gençliğimin en güzel yılları olacak yaşlarını beni alıp heveslerin öldüğü yere getirdin,bıraktın,kanattın. Eksik etmedin grileri saçlarımdan ve gülüşlerim solgun bir yük ile gözlerim öylesine yorgun ölesiye kör, içimdeki kor kuruttu umutlarımı ve sanırım benim şafağım bir sabah benli bir ızdırapla uyanman olacak, daha yılları sayacak mıyım?
Bir yarış mıydı bu acaba,kötülük locasından yer kapmak isteyenler pek telaşlıydı beni bitirmek isteyenler zamanında sizleri ezmişti,aynı kahpeliği yapmayı hayal edememeleri mi korkuttu onları,ben seninle kötülüğü yenecektim güya oysa sen kötülerle bir olup yendin beni,tebrik ederim,zikretmeyeceğim unvanlarını astarı kalın bir utanmazlıkla işlenmiş, isimleri pek önemsiz,ne var şimdi hayatla hesabın görüldü mü sevgime bent ören katran yürekliler sen canlı canlı bir tabuta girerken zahmet edip bir mum yaktılar mı, hatırladılar mı düşmüşlüğünü,özet geçmek gerekiyor mu çünkü tamamlanamyan bu hikayenin miadı doldu, benden geriye sadece kesik keskin bir kalp ve son bir selam gönderip hesabı kapatmak isteyen bir beden kaldı.
Bir faziletti aşk,samimi ve yoğun bir emeğin en zirvesi. Ulvi saikleri olan lirik bir sevda temaşasıydık veya olmalıydık ama olmadı,olduramadık bize düşen yolu yürüyüp sevda Şahikasında kalıcı olamadık,sığ kalıplar düşürdü bizi,biz doğru görünen katı yanlışların kurbanı olduk. Hata ettik seninle demini almamış aşkcıkların sonunu yaşadık demini almış bir sevdayla,bu cümleleri zoraki bir şekilde yazıyorum aslında tek yapacağım bir köşeye çekilip gecelerce delirip gündüzleri hedefe kitlenmiş bir zombi kararlılığıyla herkes hapishanesinde ekmek parası kazanmak olmalıydı,sen o hayatın içinde ezilip eridin öyle sanıyorum ki sen herkesten daha herkes gibi yaşıyorsundur hayatı eğer yaşamanın nefes almaktan ibaret olduğunu düşünürsek tabi, şimdi sana son sözlerim dökülecek dilimden kalemime,dökülecek ama belki hiç okumayacak hiç denk gelmek istemeyeceksin,alıştığını hatta çok mutlu olduğunu düşünüyorum zira bu ölüm sessizliği her şeye rağmen diyen kişiye çok fazla, samimi olmalıyım sana mutluluklar dilemeyeceğim,şarkılara konu olan gerçekçi olmayan hiç bir cümle kurmayacağım sana hakkımı helal etmiyorum,suçlusun çünkü bizi kurtarabilecekken göz göre göre öldürdün, kirlisin ellerinde yüreğimi deştiğinin izleri ve Mehmet’in hisleri var. Ama şunu bil kalbim yuvandır,kolun kanadın ne zaman kırılır,kuytular düşmanın olur nefes almayı unutacak vaziyette olursan düşünmeden gel yuvana,bugün 26 Ağustos,bana atılan tokadın sesi kulaklarımda çınlıyor halen,gözüm var Rabbim bu dünyada cehennemi versin o gün beni öldürmek için sıraya giren herkese.
Bir gün bendeki gece bitecek sendeki güneş bende doğacak,o güne kadar bütün taşlara takılsın ayağın,gözlerine bütün kabuslar insin,zihnindeki ismim tüketsin seni. Şimdi ben tekrar ışıklarımı söndürüp gelecek olan baharları bekleyeceğiz ve artık sana başlayan hiç bir cümle kurmayacak bütün kağıt kalemlere düşman olacağım ki zaten yazmamı istemiyorlar,sonunu nasıl getireceğimi bilmiyorum ama sana konuşmamızın sonunda söylediğim tek kelimelik hitabı hatırla ve söylediğimi varsay,seni seviyorum ve senden nefret ediyorum.
#MehmetUymaz