İnsanoğlu hilkati gereği gaflete düşer.
Önemli olan içinde bulunduğu gaflet uykusunu dâlâlet cihetine ulaştırmadan bu uykudan uyanabilmesidir.
Allah insanı yaratılış gâyesi olarak dünya hayatına imtihan için göndermiştir. Tıpkı Âdem(a.s)’i Cennet nimetleri ile gark etmesi ve onu tek bir meyve tanesi ile imtihan etmesi gibi. Bizden istediği de onun Tevvâb,Gaffâr ve Rahîm ism-i celilelerine sığınmamız ve Sırât-ı Müstakîm üzere dosdoğru bir yol çizmemizdir. Yazıya başlarken ilk cümlede bahsettiğim gibi insanoğlu birtakım mihraklar yüzünden gaflet uykusuna dalabilmektedir. Bunlar; söz geçiremediği duyguları, frenleyemediği istekleri, dizginleyemediği uzuvları olabileceği gibi insanlara karşı takındığı olumlu ve yahut olumsuz tavırları da olabilmektedir.
İnsana düşen tabiri câizse gurur ve onurunu ayaklar altına alarak, kibir ve enâniyet duygusundan kurtularak, gerekirse neşter yardımıyla bu kötü hasletlerden kendini kurtararak, Celle ve Âlâ hazretlerinin razı olacağı bir hayat sürmektir.
Vesselâm…