Karın ağrımı yazıp yazmamak arasında gidip geldim ama bu konuyla ilgili iki kelam etmeden gözüme uyku girmeyeceğini de anladım. Eşimle birlikte iki gündür ismi lazım olmayan Devlet hastanesinde yatıyoruz. Ben deniz refakatçi konumundayım. Burada ne doktorumuza ne hemşirelere ne de diğer personele sözüm var. Benim sözüm devlete… Hadi çatalımızı bıçağımızı, kaşık bardağımızı yanımızda getirmemizi anlarım çünkü ne de olsa pandemiyi yeni yeni atlatıyoruz. Fakat hastane hizmetlisine refakatçi için yastık çarşaf sorduğumda aldığım cevap, ” Biz refakatçiye yastık çarşaf vermiyoruz” ise orda bir dur bakalım demek geldi içimden. Biz bu kadar fakir bir ülkede mi yaşıyoruz da devletimiz iki çaput parçasını temin edemiyor? Fakir devletin koltuk tepesinde büzüşüp uyuyan rekafatçilerinden biri olarak sesleniyorum. Ben refakatçi çarşafımı evimden mi getirmek zorundayım? İçinizden bunu mu dert ediyorsun, diyenler olacak biliyorum. Cevabım, ”Evet ediyorum. Çünkü çarşaf çarşaf vergisini ödediğim devletime bu fakirliği yakıştıramıyorum”.