Çölde yetim kalmış vaha
Hüseynî makamında
Bir damla suyun sessizliğinde
Çöle karışmış kanların kızıllığında
Saplanmış ok
Deşerek gül kokan bağırlari
Geceye kanat çırpmış mürg-i siyah
Sinesinde taşıdığı vefasızlığın feryadıyla
Boğazlarken birbirini çıplak kalmış insanlar
Bir yan asya bir yan afrika
Ana gönlünde sel olmuş yaşlarla
Ucu kanlanmış mızraklarla
Gökyüzünde ay
Ayın on dördü
Göz kırparken güneşe
Yalnızlığa yol alırken
Şahit olmuş yaralarla
Sessiz ve hüzünlü
Saklanır güneş
Sis’in sessizliğine karışarak
Yine sessiz ve yine acı
Yine ayın on dördü
Ve
Yine kaybolan ay
Ölü bir yaprak sessizliğinde
Sığınırken gecenin koyu karanlığına
Yalnızlık kuyusuna ip sarkıtırken
El etek çekerken kalabalıktan
Sessiz sedasız …