Kaybolmuş cennettin ırmağında ardı sıra kelimeler aradım.
Çıkarıp astım zihnimin en ücra köşesine.
Döküldü her bir harf köklerinden sessizce.
Ben aradım ben, üç vakit önce
Başımın altında ezilirken yastığım.
Altından köşkler yaptım.
Pörsümüş yapraklardan tırtıl yuvası…
Altıda bir ölme ihtimalim kaldı geriye.
Bir yırtıcının pençesinde debelenmeyi beklerken çaresizliğim,
İpekten yalnızlıklar sardım her yanıma.
Tenimde okşanmış gölgeler…
Ki ben kozama küsmüş bir kelebek mi olacaktım?
Ya da kırlangıçlar gibi inanacak mıydım yalancı bahar rüzgarına?
Yoksa Afrika’ da mı tamamlayacaktım son demlerimi?
Belki de son kez “Yeter!” diyecektim sözcüklerden oyuncaklar yaratmaya.
Açmayacaktım hiçbirine beş bin kapı
Ve zebercetler saçmaya çalışmayacaktım yavan dizelere.
Ey! Benim yer çekimine karşı koyamayan idamlıklarım,
Ey! Benim Werther’ in acılarıyla demlenmiş yüreğim, kaç kez vuruldun gün ortalarında Sırtından? kaç kez?
- Selim Güçlü