Loading

Rengin miydi soluk olan yoksa dudağıma sürmediğim rujun isyanı mıydı beni yakıp kavuran…İzahı yok ki hiçbir acımın ifa edemediğim ne varsa sadece oku ve gör ve bak: her şey ama herkes kadar şiirde saklı…   Maruzatımı gölgeleyen bir sunumsunAttığım edepli kahkahada saklıNe şuhtur varlığım ne de sihirli addedilirYalnızlığım.Ben ki:Göğün bekası…Sen ki:Senle sürdüğüm sensizliğin dik alası. Hüznüme şerh düşer yanılgılarSekerim de bir birDüşler kaldırımında seni sadece seni düşlerSonra evrene teğet geçerimKendimsiz bir dünya özlemi güttüğüm günlerDaha dün gibiKendime meylettiğim azaplı düşlerseBükülmeyen her bileği öpmenin ezikliği ileBurkulan ayak bileğime sardığım bir şiirdirSessizliğime nüfuz edenSancılandığım her gün doğumundaVe benim gemilerim Marmara’da batarNe Ege ne Akdeniz ne KaradenizHem ne çıkar ne çıkar?Saf kan saf bir İstanbul kızıysam… Kızdığım kadarKızarır yanaklarımAşk diye düştüğüm her yoldaBaş başa kaldığım imkânsız aşkların ısrarındaSökün eden o özleme şerh düşerŞiirler ekerim bir ekin vaktiBir hazan vaktiBir hüzün geçidiVolta attığım o karanlık dehliziBilemez kimselerNe ses ederim ne şikâyetNe şirk koşarım aşkaNe de ihanet ederim yüreğimde saklı bu sırra… Düşümden düşer üzüm taneleriDomates gibi kızarırYüreğin hasret yüklü haneleriYüküm ağırYalnızlığım mubahSevgimse ömürlükBir şiirlik değil aslaŞiirdir kanımda gezinenAlyuvarım imgelerAkyuvarım göğsüme saplanan şarapnelAzgın nefsinin kölesi olan berduş gölgelerin uzağındaMetruk heceler durağındaMahlasım yok mademki şiirler bulvarındaSevk ettiğim duygularŞiirle yaşarŞiirle nefes alır… Şiir yerŞiir içerimBeyhude ruhlar sokağındaBerduş imgeler safsatasındaBilinmeze meylederimBir soru fabrikasıdır dimağımdan taşanBir şiir resitalidirRuhumu hoplatanBir renksem en asiliBir düş isem azadesiSevgiyle hemhalŞiarım nasıl ki aşk ve özlemBen en çok en çok imkânsız aşkları severimSır tutarım müptelası içime tuttuğum aynanınSırlarında sırra kadem basar çocukluk anılarım. Azıcık beyaz yağsa saçıma ne kiKarlar nasıl ki omzu zorlarNasıl ki dağına göre de kar verirYüce MevlaKulundan iyi bilir kulunun içinden geçeniHamt ettiğim kadarDünde saklı isyankâr gölgelerŞükrettiğim kadarNamım da alıp yürüdü mademMatemimle örülü saçlarım boynumu geçer. Melodiler konarBuklelerimden taşarİsyankâr bakışlar uzağında kaldığım kadarKıblemde saklıdır mezarımKahrımla ölüpGün doğdu mu yeniden gülerimAcımla baskınAçamadığım kapımla taşkınlara meylederim. Aşkın ulvi tınısında saklıMevsimin renklerindeVebali boynuma sırlarınSararan çiçeklerin gölgesindeGöğün de tam merkezindeZıt kutupların kızıBazen SamanyoluBazen Kutup YıldızıManen zenginOysaki ceplerim delikFakir olsam ne ki dünya koşullarındaBir lokma aş yetmez mi söyle bana? Bir de kaygısız başımBen ki:Anasının biricik kızıÇocukluğumun kızıl saçındaAçan çiçekler gibiYaslı gezegenin yaşlı kuşlarıBin yaşında olsam bileHala çocuk kalabilmenin telaşı… Efsunlu bir gün ve döngü nasıl kiBana yazdırdı bu şiiriYazgımla iştigal,Azıcık kurgulasam hayatıİşte budur yalnızlığımın dökülen talaşıAzıcık asiAzıcık öfkeliAma sevecen ve sevgi ile hemhalBir eksendeSonsuzluğa şerh düşülesi evrendeSöküklerim ne ki? Sökün eden sözcüklerden arda kalanSon bir imgeyleŞiire ettiğim vedaİhtişamlı bir hüzün iken şimdilik mahlasımŞirin bir gülümsemeye nasıl da tavımDemiz tavında dövülür mademMademki aşkın yalıttığı çok bilinmeyenli bir denklemIsrarla sevmek bu olsa gerekHele ki insan bir kere kavuştu mu RabbineSonsuzluğun amblemiŞiirden çok şiir biçen yüreğindeEkilesi her hasatElbet son bulacaktır da ezelden beri çekilesi bu sonsuz hasret Kıblemde saklı yürekEn çok aşka namzetBir şiir ki dikilesi en rahat yelek…Özümden çok özrümÖznesi olmak bu olsa gerek ömrün… 

Reklamlar

Bir Cevap Yazın

%d blogcu bunu beğendi: