Ey yeryüzünün bütün meskenlerini yüreğin bildiğim kadın…Ey kalbimi yaran,beni yakan,şiirime acı olan kadın…
Bak leylaklar üzgün,gülmüyor dağ güllerinin yüzü ve çöller ıssız,kalmamış sen ben sevdası…Yanıyor yürekler, ellerde deprem, sanki bir okyanus boşalıyor gözlerden, gözeler kuru yerle bir edilmiş gönülde sessizlik kulakları deliyor,esiyor rüzgar ve alıp götürüyor parça parça, ruhsuz bir inzivada ruhum,acı yudumluyorum senden uzak diyarlarda…
Ölmek nedir,kulağımdan sesinin eksilmesi mi?Sevgi nedir,bana ismimle seslendiğin zaman dilimleri mi?
Hasret nedir,güzellikler coğrafyası yüzüne bir damla su olmayı hayal etmek mi,kavuşmayı düşünürken ölmeyi düşlemek mi?
Sevda nedir,bir nefesinle yangınlarımın sönmesi mi,sana kırıldığım yerden gün gün usanmadan tekrar yeşermek mi,dilinden dökülen bütün cümleleri şiir addetmek mi?
Aşk nedir,kahrını nimet bilmek mi,yürümediğin yollarda bile seni görmek mi,karşılaşmanın mümkün olmadığı köşe başlarında seninle göz göze gelmiş gibi heyacanlanmak mı,manzarası senmişsin gibi akşam çaylarını içmek mi,bir zamanlar diye cümleye girip hiç bitiremeyecekmiş gibi sesimden seni dinlemek mi?…
Acı nedir,yüreğimi kanatanı yüreğime şifa sanmak mı, solumdaki sızıya,gözlerimdeki keder damlalarına sırtını dönenin gidişiyle lime lime edilmiş bir ciğerin gelişiyle iyileşeceğini düşünmek mi?
Ahh nedir,gençliğimi harcamak mı,sözlerinde durmamak mı, dünya yalanlarıyla hakikati görmezden gelmek mi,her yere yazdığın beni başkasının eline sıkıştırdığı silgiyle silmeye yeltenmek mi,merhametimi hançer diye sırtıma saplarken dökülen kan kırmızısı mı, ben ölürken mutlu olacağını düşünmek mi?Günah nedir,tuttuğun ellerimin teri kurumadan gitmek mi,Kîra da kirlettiğini temizlemeden üstünü kapatacak bir gölge aramak mı,sana doğru akan bir ömre yalanlar yamamak mı?Gurbet nedir,vuslatı içinde barındıran tatlımsı bir acı diyarı mı, bütün çiçekleri,nehirleri,dağları sen konuşan gönlümden terki diyar edip acı otağında bir ömür gözlerinde beni yaşatmaya çalışıp her gün ölmek mi,allı pullu memleketlere alışamamak mı,her gün arayıp hiç bir şey bulamayacağın ömrünün karası mı?
Çaresizlik nedir,yanlışlıkla yanmak mı, çocuğuna isim bulmuşken olamayacağını öğrenmek mi,geri dönemeyeceğin ve bir daha elde edemeyeceğin gençliğinin harcandığını yolun sonunda öğrenmek mi, biriktirdiğin anılarının ,hayalini kurduğun yarınlarının zindanında sana her gün kor olması, en çok görmek istediğine kör olmak mı,kalamamak mı gidememek mi yoksa damağın kuruyana kadar konuşmak istediğinle konuşamamak mı,sarılamamak mı,yan yanayken sarılmadığına kolların kırılana dek sarılamak isteyip sarılamamak mı?
Beklemek nedir, unutulmuş bir sevdanın en ücra en karanlık yerinde kulağına değdi mi bu arabesk hikayesi,anımsadın mı beni,ben beklerken ne hallerdeyim,unuttun mu ninenin masallarını çürüyor elmanın diğer yarısı, esirlik miydi bana bırakacağın eserin,ben esirken sen nasıl özgürsün hiç düşündün mü,söylediklerini mi unuttun yoksa söylenenlerle mi beni unuttun,söyler misin beklemek nedir kapı önünde gülümseyeceğin bana çıldırmış kızgın bir çölü reva görmek midir?
Umut nedir,kuşkuların süslenmesi mi,dünde öldürülmüş bütün hislerin cesetlerini ezip geleceğe yürürken kâbus aralarında yüzünü tahayyül ederken gülümsemek mi,sitemleri keskin bir bıçak gibi yanımda olmayan cismine yağmalanmasını istercesine sallarken ellerini saçlarımda düşünmek mi,hatırlayamadığım sesinle kulağımda sesinden türküler dinlemek mi, var mı Umut yoksa bir kandırmaca mı,seni yavaş yavaş öldüren bu hissin tatlımsı acısı nasıl bir esrardır söyler misin?
Birbirini kovalıyor telaşlar, zaman mayınlı tarla her adımım yeni bir yara,her yarınım farklı bir zindan ve ben her geçen gün uzaklaşıyorum yaşamdan, duygularım ölüyor, gözlerimdeki perde kalkıyor, insandan canavara dönüşmenin başlangıcındayım sanki, kendime kurduğum en büyük tuzakmış bu nezaket ve insanlar en rezalet halleriyle seçilmiş sanıyorlar,iyiye yer yok mu,ahlak duvarını yıkanların dünya ameliliği son bulmayacak mı,sen duymayacak mısın,ben kalkmayacak mıyım,şerefsizlerin elinde mi olacak bu adalet terazisi?
Üstadsız Şair