12 Olimposlu ve Titanların savaşının yenilgisinin en acı verici, en zor olan cezasını Titan Atlas almıştı. Dünya yok olana kadar onu omuzlarında taşıma cezası, üstelik bu cezanın ne zaman biteceği bile belli değildi. Dünyanın sonu ne zamandı?
Belki yarındı, belki 2000 yıl sonra. Her saniye artan acısı, yorgunluğuna rağmen sırtında taşıyabiliyordu yeryüzünü. Tek bir umudu vardı;bir saniye sonra bu acının bitmesi. O bir saniye sürekli artarak devam ediyordu ve edecekti de.Sırf bu yüzden onunla oturup konuşmak isterdim,umudunu yitirmeden bu koca yükü nasıl taşıyabiliyorsun? Gerçi sorunun cevabı belliydi.Umudunu kaybetse sonu belliydi, benim gibi olurdu. İkimizin sırtımızdaki yük kıyaslanamayacak dahi olsa da o benden güçlü çıkmıştı. Benim küçük dünyam çoktan başıma yıkılmıştı,o dünyanın altında ezilmiş ve yeniden toparlanma gücü bulamıyordum.Atlas öyle değildi,sonsuza kadar sürecek de olsa bir gün omuzlarındaki yükün gideceğinden emindi, umudunu henüz kaybetmemiş ve bu kocaman dünyanın altında ezilmemişti..
Ben kendi savaşımı çoktan kaybetmiştim,Zeus’un lanetlediği titan kadar olamadan üstelik.Hayatımda imrendiğim tek varlık oydu ne kadar gerçek olmasa da. Zeus’u yaratan bizlerdik, doğal olarak Atlas’ı da. Yarattığından aciz olmak da şüphesiz bana mahsus bir durumdu.