İçimdeki Yalnızlığımda da belirtmiştim; hiçbir şeyi sorun etmeden yaşamayı becerirsek aslında yaşamanın ne kadar güzel olduğunun farkına vararak uzun yaşamak için bir sebebimiz olmuş olur. Halbuki bugün ülkemize bakılınca bunun pek mümkün olmadığını net bir şekilde görmemiz mümkün. Türk toplumu tarihi itibariyle arabesk vari bir hayatı kendi dünyasına yerleştirdiğinden, aradan geçen yüz yılların dahi bir etkisi olmamış insanların kendilerini pozitif açıdan geliştirmesine. Ne yazık ki, bu konuda kendimizi geliştirmezsek ve kaostan ve duygusallıktan dem vurmaya devam ettiğimiz müddetçe de nice yüz yıllar geçsede ülke bu acılı hayatı yaşamayı sürdürmeye devam ederiz ne yazık ki.
Ülkenin halledilmesi için bekleyen yüzlerce, belkide binlerce veya milyonlarca sorunu varken, bizi yönetmeleri için gerek meclise, gerekse yerel yöneticilik yapsınlar diye seçtiklerimiz adeta Ege de hava sahamıza geçmek isteyen Yunanistan ordusuna ait uçakları ile güç gösterisine giren Türk savaş uçakları gibi habire birbiriyle tartışan çözüm üretmekten çok sorun çıkarmaya çalışan yöneticileri izlemek zorunda bırakılıyoruz ne yazık ki. Halbuki başta sınır güvenliğimiz ve sınırlarımızı bize sorun yaratarak adeta kendi evinin bahçesine girer gibi elini kolunu sallayarak sınırdan giren veya girmeye çalışan teröristlerle canlarını vatana feda eden gençlerimiz heba olurlarken bizi yönetenler birbirini nasıl tuş ederim derdindeler.
Yıllarca din kisvesine bürünerek muhafazakâr kesimin ve genellikle boşluk içinde olan ve bir umutla bunlardan medet bekleyen fakir gariban insanların iyi niyetinden ve bir kısım sırf bunların devletteki yapılanmasından yararlanarak bir makam ve mevki elde edebilirim düşüncesiyle bunların hamiliğine soyunan devlet memurlarının aymazlığı yüzünden tıpkı bir virüs gibi içimizde yaralar açılmasına neden olarak, sonuçta darbe yapacak güce kavuşarak darbe girişiminde bulunan Fetö terör örgütüyle uğraşarak kökünü kurutmamız gerekirken bize örnek olması gerekenler bizim gözlerimizin içine baka baka kavga ederek egolarını tatmin ediyorlar.
Peki ya enflasyon, Pahalılık, yoksulluk, üretimde yetersizlik, halkın alım gücü ve gerek çalışanların ve gerekse emeklilerin maaşlarında ki yetersiz düzenleme yüzünden ülkede yaşanan buhrana çareler aranması gerekirken bizi yönetenlerin kavgasını bu halk seyretmek zorunda mı?
EYT, Asgari ücretliye yapılan zamlar, Memur İşçi ve Emekli alım gücünün zayıflığı ve yetersiz zamlar bunlar acaba ülkede kaos çıkaranlar için sorun değil mi?
Yani dostlarım değinilecek ve çözüm bekleyen o kadar sorunumuz varken biz kalkıyoruz sırf seçilmesin diye iki kez bu halkı gereksiz yere sandığa gitti ve farklı bir oyla seçilmesini istemediğimiz zattı seçtirdik. ve aradan üç yıl geçti ve halla ülke olarak bu adamı konuşuyoruz ve bu adam yani Ekrem İMAMOĞLU çıkıp televizyona haklılığını kanıtlamak için ülke basınına demeçler veriyor. Eğer gerçekten Sayın İmamoğlu teröristleri Büyükşehir belediyesinde besliyorsa ve değerli yöneticilerimizde bunun farkındalarsa kanıtlarıyla beraber o zaman görevden alma yetkinizi rahatlıkla kullanabilirsiniz; tıpkı Güneydoğuda ki belediyelere kayyum atadığınız gibi buraya da kayyum atamasını rahatlıkla yapabilirsiniz sanırım. Artık biz Türk halkı olarak sorun dinlemek istemiyoruz. Biz Türk halkı olarak sorunların çözüldüğü projeleri duymak istiyoruz. Bu ülke sadece İstanbul’dan oluşmuyor; bu ülkenin seksen küsur Villayeti ve seksen beş milyon yurttaşı var! Hepsi sizden hizmet yatırım bekliyor.