ruhun gecesi mi
gecenin ruhu mu
hep mi kara
hiç mi tan
şafağa doğmaz
günler ,aylar ,yıllar
avuçlarımda eriyor
yaş aldı başını gidiyor
sormadan , dokunmadan
kafakağıdım eski bir mecmua
resmin griliği gecenin kuzguni
nefesine karışmış
soluk alıp veriyor
ayaklar yürümüyor
mıh gibi çivilenmiş
camlar bulutlu
pervazlar çürük
saksılar çorak
çiçekler küskün
hüzün ciğerimden
sökülüyor da
sağlı sollu tokatlıyor
kendine gel
bu doğum gününde
hiç olmazsa
dönüşü yok
öncekiler gibi
hiç olmazsa
bu gelen yaş’ına dokun
donuk gözlerim kapanıyor
ruhun gecesine
elveda der gibi
düş’lerin koynuna
hayallerin yoluna
adımlarım hızlanıyor
iç hesaplaşmalarımla
ben diyor ben
doğmak istedim mi
sordular mı
şimdi tut elinden hayatın deyince
kolay mı tutmak el uzatmak
yaş’a demekle yaşanır mı
iyi ki doğdun
iyi ki varsın deyince
acı’lar elini eteğini çekiyor mu
can’sız bedenimden
bu can tene fazla
yaş alsa ne
almasa ne
neticesi yaş’landım
yaşamadan
tükettim seneleri
boş bomboş çuvallarda
gecenin ruhunda
ruhumun gecesinde
Sibel Karagöz
