Karadeniz coşkun ve hırçın döver kıyıları
Gözü pek zeki çevik çalışkandır kadını erkeği
Denize dik bakar evleri; engebeli ve de sarptır
Bereketli, merttir doğa; yayla, çaylık, fındık, dere
Kuzeyin çocukları erken büyür; akşam erken olur
Gün batınca güneşe; kar yağınca bahara hasrettir
Kızları küçük yaşta al duvak, erkeklere gurbet görünür
Oynayanları izler; kapı aralığından yaşarlar çocukluklarını
Kadın erkek çalışır üretir cennet yapar gittiği yeri
Kıvrak zekâlıdır becerikli asi inatçı iş kaçmaz ellerinden
Gelir gider dengesinde keseri hep kendine keser
Zaman zaman sert mizaçlı olsa da esprili ve naiftir yüreği
Gün gelir mal mülk itibar servet her şeyleri olur
Yüzleşirler elbet bir gün kendi kendileriyle insanlıkla
Duygular dile gelir sorgular seni beni onu yargılar
Ah eder kadere gelmişe geçmişe geleceğe ona buna
Yorgundur Karadeniz, Karadenizli; yıllar içinde
Özlemler, hasret ve sevgilerin yaralarına tuz basarlar
Erkekler içlerine akıtırlar gözyaşlarını içten içe sinsice
Kadınlar mutfak köşelerine sızım sızım içlice
An gelir şeytan dürter sevisiz kabuklaşmış yarayı
Her birileri uzanılan ele söylenilen söze muhtaç
Gizliden gizli yaşarlar aşkı korkak, çılgın ve delice
Sancılı yıllar kara sayfaların arasından kanar
Cemal Karsavran