Loading

Reşat ÇAMURLU

Aydınlanmanın nesnel eğilimi, imgelerin insan üzerindeki egemenliğine son vermekti.”

T. Adorno, Minima Moralia

Adorno’nun belirttiği gibi, “Aydınlanmış düşünce imgelerden kurtulma yönünde ilerlemiyordu.” Aydınlanma filozofları us adına geleneklere saldırıyordu.

Gelenekler, insanı doğaya tabi kılarken Aydınlanma, doğayı insana tabi kılmıştır. Artık bilim ve teknoloji insanın doğa üzerindeki tahakkümünün araçlarıdır. Bu da doğanın insan için şeyleşmesine neden olmuştur. (B. Dellaloğlu, Frankfurt Okulu’nda Sanat ve Toplum)

Doğa, yalnızca tahakküm altına almak için hakkında bilgilenecek bir ‘şey’ haline geldikçe doğanın bilinmesi onun sayılara indirgenebilir oluşuyla aynı anlama gelmektedir. Çünkü sayılara indirgenemeyen her şey yanılsamadır. Sayılar, Aydınlanma’nın miti olmuştur.

Böylece Aydınlanma ile birlikte akıl kendisini ve özellikle de ‘özerkliğini’ yok etmeye girişmiştir. Akıl adına / hesabına dine ve metafiziğe saldırı, onları oldukça radikal bir formda eleştiri: Aydınlanma dönemi düşünce insanları sonuç itibariyle aklın tahribatına ve onun “….her şeye uygun olma eğilimi” (J. Larrain, İdeoloji ve Kültürel Kimlik) taşımasına kaynaklık etmişlerdir.

Frankfurt Okulu için araçsal us, sadece teknolojinin bir aracına dönüşmekle kalmamış, aynı zamanda bürokratik zorbalığın ve toplumsal iktidarın da bir aracı halinde dönüşmüştür.

Frankfurt Okulu’nun önerdiği sığınak, ‘sanat’tır. Sanat yanlışlıklar ve bölünmüşlükler ortasında bir sığınma yeridir, bütünselliğin ve doğruluğun ülkesidir. Sanat yapıtı burjuva toplumunun bir ‘olumsuzlamasıdır.’ Sanatın olumsuzlama olma özelliği, onun toplumsallığının kökenidir.

Artık sanat, Platon ve Aristoteles’ten beri süregelen mimesis’i (yansıtma) karşısına alır. Sanat, toplumsal gerçekliği anlatmayacak, onu yansıtmaya çalışmayacak, tersine toplum gerçeği için örnek oluşturacak ve yol gösterecektir.

Frankfurt Okulu en radikal eleştirisi ise kültür endüstrisine yöneltir. Adorno’ya göre, “kendi kusursuz vicdanı bile yardım edemiyor kültür endüstrisine.”

Adorno, kültürün aşağıdan ya da kitlelerden yükselmediğini, yukarıdan yönetildiğini anlatmıştır bizlere. Kültür endüstrisi, çağdaş popüler sanat biçimlerinden kesin biçimde ayrılmıştır. Kültür endüstrisi, yaşamın ticarileşmesiyle bağlantılıdır, kültür ürünlerinin standartlaşması ve dağıtım tekniklerinin rasyonelleşmesi sürecine gönderme yapmaktadır.


Kaynak:

Adorno, T. W., Minima Moralia, çev. Ahmet Doğukan, Orhan Koçak, Metis Yayıncılık.

Dellaloğlu, B. F., Frankfurt Okulu’nda Sanat ve Toplum, Say Yayınları.

J. Larrain, İdeoloji ve Kültürel Kimlik, çev. Neşe Nur Domaniç, Sarmal Yayınevi

Reklamlar
One thought on “Frankfurt Okulu’nun Aydınlanma Eleştirisi”

Bir Cevap Yazın

KÜNYE ONLİNE sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et

KÜNYE ONLİNE sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et