Loading

Bak yıllar oldu,seneler yığıldı sevgi dünyamızın üzerine ve biz hiç bir şey yapamadık yaşanmışlıklardan kaçmaktan başka. İçime fırtına aldığım nefesler,bir yanım yıkılırken bir yanım tutuşup savruluyordu. Lirik bir eda ile betimleyecek takatim kalmadı,değmedi kulaklarına yazılanlar ve sen o günden sonra âmâ kaldın gözlerindeki siluetime,belki de yoruldun ben gibi,sende yürüdüğün yolun garibisin sana sadece hüzün sundular,söndü yüreğinin alevli sevdası bir başına kaldın bir sen öldürebilirdin beni…Şimdi mavi asumanın altında katre katre yol yürüyemeye gayret eden benin kulaklarında dilinin asudesi çığlık çığlığa,duyabildiğim kadar ağarıyor saçlarım,susabildiğim kadar yaşlanıyor yüzüm,hüznüm saklı bir hazine,büyüsü kavuştuğumuz gün bozulacak olan ağır bir yılan hikayesi…Duruldum bende,yoruldum dağıtmaya çalışıyorum dağlarımdaki dumanı,yine aksın istiyorum nehirlerim,süslesin yollarımı zambaklar,orkideler,içime huzurlu bir nefes çekmek istiyorum,çay ile taçlanmış sade bir kahvaltı ile günümü kendim için,kendimi düşünerek yaşamak istiyorum,yetmez mi,kafi gelmiyor mu ödediğim bedel,bak hiç bir şeyim kalmadı,bir başına yabancı bir şehirde yeniden başlamaya çalışıyorum, bir kere daha yarınları inşa etmek istiyorum,bitsin istiyorum bu sürgünüm, dönmek istiyorum kendime,görmek istiyorum yaşadıklarımı yaşamanı,bir bana mı kesildi bu sevdanın cezası bu yüke müsait bir benim mi omuzlarımdı?Bir bana mı reva görüldü bu masalın canavarı,bir benim mi yıkılmam gerekliydi söyler misin?

Herkes yolcu bu şehirde, herkes telaş içinde,herkesin elinde ihanetler kitapçığı,kimse kimseyi sevmiyor,yaralı gönüller,sandalını bu şehrin azgın sularında yüzdürmeye çalışan nasırlı eller var. Kötü kokuyor sokaklar,köşe başlarında zehir tacirleri,korkular siniyor kaldırım taşlarına,aynalardan mahluklar yansıyor ama kimse kendini gördüğünü sanmıyor,başkasına bakar gibi nefret taşıyor gözleri. Parklar saklanma alanları,göller su birikintileri ve nehirler de nice insan cesedleri,kimse tartışmıyor herkes kanlı bıçaklı,insanlığı kaybolanlar çantasına sıkı sarılıyor,gösterişli yapıların kapı eşiği yarı çıplak aç insanlar mekanı,çok kalabalık bir şehir ama çok ıssız,hayal kuramayanlar hayal satıyor,her şeye fiyat biçenler duygularını alkol etkisiyle yok pahasına satıyor,herkesin ikinci dili var ve sadece konuşabildikleri menfaat devşirme dili,sirenler hayatını harcayanlar için çalıyor, nezaket kurulan tuzaklara düşme sebebi,gülümsüyorsan yenilmişsindir demektir,bu şehirde bağırabiliyorsan yaşıyorsundur,küçük çukurların etrafına set örenler insan bataklığına doğru yol seriyorlar,bu kadar mı sahte olur her şey bu kadar mı yalan,nefes aldığını sananların boğulduğu bu şehirde iğrençlikleri hasır altı eden bir polis noktaları var,gördüklerine bakmıyorlar.

Tiyatrolar caddesinde bana hançer sallayan siluetini görüyorum ben ölüyorum sen gülüyorsun,renkli ışıklar,parlak uzun sokaklar bir fincan kahveye itibar satın almaya çalışan insan yığınları ile dolu gösterişli kafeler,Bir de ben varım ve sen yoksun,yıkık bedenimin üstüne paltoyu siper etmiş boynumdaki ellerinin izlerini siyah bir atkı ile saklamak,yoluma döktüğün cam kırıklarınının üzerinden yürümek için bir de bot kuşanmışım kendi savaşımın içinde hücum eden bir asker gibi ileri doğru koşar adımlarlar ilerliyorum ne seni görebiliyorum ne de kendimi yenebiliyorum,azar azar bitiriyor bu şehir beni,ben beni öldüren iksiri yüreğimin heybesinde yıllardır saklıyorum

#ÜstadsızŞair

Reklamlar

Bir Cevap Yazın

KÜNYE ONLİNE sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et

KÜNYE ONLİNE sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et