2015/ Güz Dönemi
… kıvırcık, pek dağınık, ayda bir taranıyor gibi duran kül siyahı saçları ve hâlâ annesinin aldığı kıyafetleri yıllarca eskittikten sonra bile giyen ve yine annesinin zoruyla değiştiren bir çocuk gibi duruyordu . Hareketleri de bir çocuğa benziyordu. Tekrar , konuşan kızlara döndüğümde bu defa ona ” deli bu , cinliymiş, kendi kendine gülüyor ” gibi cümleler yakıştırıp devam ettiler . Orada kendi başına hep yalnız oturan ve kimseye bir zararı dokunmayan , başını kaldırıp kimsenin yüzüne dahi bakmayan Onu, uzaktan aşağılamaya ve gözleriyle rahatsız etmeye devam ettiler .Dayanamayıp yalnızlığını paylaşmak istedim . Sanki , yemekhanede ne kadar kız varsa hepsi birden Onun masasına oturuşuma hayret ve yarı korkulu gözlerle bakıyorlardı. Ne bakıyorsunuz Gardaşım, dönüp önünüzdeki yemeğe baksanıza, dedim orta ses tonuyla . Hepsi sanki geceleyin komşusunun evindeki yaşanan tatsız olayları gizlice perde arkasından izleyen teyzenin yakalanışı gibi utanıp afallayarak önlerine döndüler .
Gerçekten kendi kendine gülüyordu. Ara ara da konuşuyordu. Masada oturduğum süre zarfında ikimiz arasında tek cümle geçmemiş olması , en sonunda beni konuşmaya itti. Merhaba, dedim. Iki saniye içinde kafasını kaldırıp ismini söyledi ve hızla tekrar aynı şeyleri yapmaya devam etti. Daha sonra da yemeğini bitirip kalkıp gitti…