KIRGINIM
o hiç dudağa değmeyen, sese bürünmeyen, sözlerin var ya, ben, onların da kölesiyim, sırtıma ağır, yüreğime kahır, sen, sırtının gölgesini, ayaklarının altına, yüreğinin tıpırtısını, gecenin zindanına, öyle usulca, bırakıp, sokak…
KÜNYE - ben de yazıyorum, diyenler yazdı; biz siziz...
o hiç dudağa değmeyen, sese bürünmeyen, sözlerin var ya, ben, onların da kölesiyim, sırtıma ağır, yüreğime kahır, sen, sırtının gölgesini, ayaklarının altına, yüreğinin tıpırtısını, gecenin zindanına, öyle usulca, bırakıp, sokak…
Ben öyle gülerim Ki ; odundan biçilmiş kaftanım ; duvardan düşmüş cemalim; Çarkın terkisine ivme katan kahkahalarımı kimse duymaz … gözyaşlarımın inim inim inleyen sesini Kimse duymaz… Umut işte… Geceden…
içimin içinde, bir deryaydın, derdime derman, sırlarıma kapı, o kapılar kitli, ses yürümez, o yürek ağrılı, cam kırıklı, seni düşlerim de, seni gün aydınlığında, seni cam önlerinde, bir çift kanatta…
şöyle ki hayat bir kırmızı kazak, kimi tiftik, kimi angora, kimi keçi, seçimi yok, bahşedilmiş, ruhuna değen, ana rahminde, ruhuna üflenen, bir avazla giydirilen, kan kırmızı kazak, kimi daha koyu,…
öyle kırık ki !nereden nereye,öyle gerginim ki !tutulmaz, öyle bir boşluğu doldururum… nereye gidiyorsun diyorum,bir atlası var mı ?bir konumu ya da çografyası ?yok! yok! konumsuz… cevapsız çınlama kalıyor,kulaklarımda öyle…
içim serçe ürkekliğinde, havada kar, pus, yağar, hiç durmadan, bir ses, sesime uçar, rüzgar mı ? kar, tipi mi ? bir ses, kuş cıvıltılı, beni, benden uyandıran, ses, sesin artikelleri,…
bazı geceler uyku tutunamaz, ayaklar dolanır, evin içinde, boşluğun boşluğunda, ne içim içime sığar, ne sesim boşluğu döver, düş’ün bir dağ başında, yalnızca kar’a gecenin kollarına düşen kar tanesi, dağ…
hangi çoğrafyaydım, hangi mevsim, hangi bitki örtüsüydüm, cevapsız çınlama! içim baharı gözler, öyle uçuş uçuş kelebek misali, öyle kuru bir dalda uçuk pembeli tomurcuk gülümsemesi, kuru bir toprağım, bahar baharat…
her şey, herkes ve zaman, biraz fazla sanki, dağ gibi büyüyor, niye niye ? sorular sorulara, cevaplar cevaplara dönüyor, ve düşüyor, kelime dudaklarımdan, bir yangı’nın içindeyim, elimi dudaklarıma, al’ına atıyorum…
neydi ? seni , senli anlarımı, ölümsüzleştiren, mutfak sesleri mi ? bardak, tabak sesleri arasında o muhteşem ötesi kokular mı ? o kokular, tencereye vurulan kaşık sesleri mi ? ya…
o kadar yorgunum ki, çarpık çurpuk hayat denen yol, artık adımlıyamıyorum, adım adım büyüyorsun, karşımda dağlar, gözüm değmiyor, soluğum, soğuk kara kışlar gibi, ciğerimde ağrı, yanardağlar gibi, imkanlı imkan’sızım, ağrıyor,…
yürüyorum ve düşünüyorum, yoksa düşlerimde mi ? sadece yürüyorum, öyle senli , benli, havada sis, görünen o ki, kış, öyle saklı gizli, soğuğu ısırmıyor, sen, varsın yanımda, belki de ondan…
gecenin sabaha çıkışı, penceremde usul usul yağıyor, inceden inceye hüznümün yaşı, yağıyor sepeleye sepeleye, kar gibi, içimin içinde, buz kütlesi, yükseliyor, dağ gibi, düşünceler düşün’ceye kadar, sinemdeki yaş, ömrümden ömür…
bilmiyorum, hayat su gibi akıp gidiyor, gözlerimin önünden ama kulaç atacak kol yok, öyle bakıyor gözlerim, bazen bakarken de zamanı unutuyorum, ben neredeyim ?, kimim ve sorular ,sorulara , cevap…
bırakılmış gibi hissediyorum, bazen kirli sepetinde, gözlerim bakıyor bana, bazen bulaşık suyunda, ellerim dokunuyor bana, bazen öyle bir çeşmenin ağzında, akıyorum, duru bir suyum, sesim, işte ona hiç rastlamadım, ne…
kulağımdaki en hoş tını, kızım der, güneş doğar, dünyam aydınlanır, günaydının anlamı düşer, bir buz parçasına, o ses tonunu duyan, buzdan soğuk, yüreğim, kanlanır, canlanır, işte hayat, işte yaşamak, der,…
anne olmak başka bambaşka bir şeydi, annemden biliyorum, saran, okşayan tılsımlı bir eldi, bir ben mi ? böyle hissediyorum, bir gün asönsörde kalmıştım, bir patırtı, kütürdü duydum, o, demir mezarda,…
bir pazarı gözlerinden öpüyorum, bir, bir gün daha diyorum, sanki tüm ağrı, sızı bir gün gibi, oysaki, ömrümden döküldün, taç yaprakları gibi, bir bir, tespih tanesi, dizilecek günler, ağlar, zamanın…
Vazgeçtim… Uçsuz bucaksız hayallerin Kanadına takılmaktan Vazgeçtim… Güneşin sarı sıcağına Kanmaktan… Vazgeçtim… Kırılan hayallerin Uçuş uçuş salınmasını izlemekten Vazgeçtim … Uzun yolu kısa eylemekten Vazgeçtim… İpe un sermekten Toza bulanmış…
gün aydınlıklara dolarsınbir fidede bir fidedeyeşile yeşile dönsünrenk cümbüşünde…çocuklar neşeliçemberin belindeanalar ocağın üstündebir dumanın türküsündebabalar çarkın tekerindeekmeğinin peşindeveryansınlar tükürüğü dilindegün aydın gün aydınlık olsunbir eyvallahın rüzgarındaanalar ana,babalar babaçocuklar çocuk olsunaydınlık…
benim kapıma boy verip, yüz sürmeyebilir, kapı bu, yıkılmaz, kırılmaz, bir ben varım, benliğimle, kendi toprağımda, öyle yalın, öyle duru, ne ben, vaktinden önce, solarım, ne sen, vakti gelmeden, eşiğimde…
sıfırı tüketmiş eksilerde kulaç atıyordumdedin ki hayat devam ediyorkendi şiirine mısra oldize dize yaşabenim yazacak harfim tükendisol’uğum kesildiharfsiz bir notanın sol anahtarıydımkırdılar bir eskici tezgahına attılarbasmıyorses çıkmıyornasıl kırdılarsa içim gölBen…
Kirpiklerim,mahpus, ürkek,kirli kuşların, kanatları gibiçırpınır,göğe,yıkanmış, arınmış kuşları,salar,her kirpik öpüşü ,özgürleşen kanatlar,belki bağından kopan,kökler,maviye, mavi bir çırpınış bırakır,ya daben çırpınırımda gökte, kanat,ben da kirpik,çırpınır çırpınır,durur,belki de dünya,durur…Sibel Karagöz #sibelkaragözşiirleri #kızıma #sibel_karagoz
karlar altında bir yürek yanar, nasıl olur dediğinizi duyuyorum , külliyen yalandır da demişsiniz, yarım yamalak duydum, ama yanar, hem de üşüye üşüye, iki kırık parça yanar, öyle ateşsiz, öyle…
bir gün aydınlığında, ahlar yol alıyor, şöyle etrafıma bakıyorum, öyle içli içli, kocaman bir dolap, kocaman iki şifonyer, ayna ve önü, iki baş ucu çekmecesi, bir bilgisayar masası, ve üstleri…
mavisini kaybetmiş bir göğüm,açılıp kapanmaz, bir kapıyım,iki elimi , açmaktan vazgeçmiş,incir ağacıyım,ne rahmet beklerim,ne rahmet beni bekler,ne kilitli,ne şifreli ,artık ben,mavisi soluk dalganın,çarpa çarpa,fanusunu kıramadığı,kağıttan gemiyim,rıhtımlar, ağlarmartılar, gagalar,ağlarken, gagalar,gagalar gagalara,ordan…
az az yaşıyorsun içimdekahvaltım gibisinaz simitaz peynirçokça demli çayVe bir var’mışlarunutuyorum yavaş yavaşseni azalttım tütünü çoğalttımbugün güneyokluğun diyeti ile başladımazımı yok edeceğimsuyu çoğalttımsular seller gibi akıp gideceksinbir var’mışlarvar gibilerdost gibilercan…
aklımın, ucundan ucuna, bir yaprak kıpırtısında, bir yağmur tanesinde, dele deşe, yüreğimin en derininde, gözleri, bir mağma, gözleri, bir volkan, kirpik düşürüşü ölüm, mahsun mahsun bakar, cinayettir, bebek cinayeti, bıçağı…
bazen, bu kadar ağrılı olma diyorum, kendi kendime, içten içe, söylüyorum , bozuk plak gibi, rüyalar seni görmek için çok kısa, olmuyor, olamıyor, bir tespih kopar ya, dağılır dört bir…
bir sen vardın dünyamda, andıkça , gözlerim benden muaf ağlar, sesini hatırlamaya çalıştıkça, kulaklarım, işitme yetisini kaybeder, bir de endişe içinde yarım, sesine kurban olduğum, en tatlı yanım , bir…
tarifi olmayan bir aştın, her öğün kaynayan, masada göz hapsinde, bir lokma ekmektin, öyle bir hayalin peşinde, bir yoldun, bir umardın, ben her masaya oturduğumda, tabakla göz temasında, kalırım, öyle…
o, bu, şu, hepsi bir kenarda, sen, başkaydın, tüm kara parçalarında, benim, seni yok saymam, ya da hiç doğmamışsın gibi davranmam yokluğun yokluğuydu, hangi toprak parçasıydın, sordum kendime, defalarca, batı…
kıştı, nakıştı, bakıştı,uzun yollar, uzun geceler,araya girmişti,ne kış, üşüttü,ne nakışlar, dokundu,ne bakışlar unutuldu,bir tek yalnızlık, dokundu…Sibel Karagöz sibelkaragözşiirleri sibel_karagoz
ne beş harften ibaret, ne ölçüsü, ne mezura, sayılmaz, ölçülmez, ederi, tutarı yok! bir çift gözün içinde ışıl ışıl parlamaktı, kimse anlayamadı, anlatılmadı, zannedildi ki bol sıfırlı çek’ti, işte çek!…
kimsenin hatırlamadığı, kimsenin aramadığı, bir yalnızlığı evim belledim, odanın penceresinde mahsun gözlerim kalır, odalar arasında, duvarların çizgilerinde, kapıların kollarında, unutulmuş bir el’dim, elde, ağızda şaklatılan, iki söz yürümeden, ses tonunu…
sırtımda eskittiğim bir şeydi, mucize, pembe yalanlar belki de, bir şey yapmalı dedi, içimdeki o güçlü ses, ardından beklenen cevap, dudaklarımdan döküldü, mucize dedi, neydi ki bu mucize, insanın yüreğinde,…
WhatsApp us