EMEK İST
Unutmak da emek ister Sevmek de… Ve beklemek de emek ister Gitmek de… Bildiğin ne varsa yakıp dönmen de… Yaşanılan…
Unutmak da emek ister Sevmek de… Ve beklemek de emek ister Gitmek de… Bildiğin ne varsa yakıp dönmen de… Yaşanılan…
Söyleyesin ey cân gardaş Zârı dinleyenler anlar Olgun insan erer aşka Yâri dinleyenler anlar İnsanda ilk hayâ gerek Ârı dinleyenler…
Binbir umut yığıldıysa üst üste Bir ömür bir nefes başak tükendi Katran karası döndüyse de süte Tadından yenmez kaymak tükendi…
“Bana neki”yi sanat edenin İmanı şüphede kalır gardaş Vatan için canından geçenin Bayrağı tepede kalır gardaş Savrum elinde harman olanın…
Unutmak da emek ister Sevmek de… Ve beklemek de emek ister Gitmek de… Bildiğin ne varsa yakıp dönmen de… Yaşanılan…
Gene tehir etme beni eski uzlete Bu dert senden kaldı sevdiğim On ay önce düştüm de ardına Canın sağolsun oda…
Öz yurdumuzda sürgünüz sürgün Gelmemiz lazım, gelemiyoruz Derman aramak için beden yorgun Bulmamız lazım, bulamıyoruz Vatan 90 yıldır ağlar yana…
Düşünceliyim bre dostlar Ak mıdır davamızın mayası Üst üste yığın yığın sorular Yok mudur karanlığın boyası Sardı anlamsız bir merak…
Sevda illeti geldi garip başa Gitmedi gitmiyor mihmanım Bitsin dedim; çaldım taşa Bitmedi bitmiyor mihmanım Pişmiş aşlara su kata kata…
Aşk sevda diye naralar atıp Devleti sende buldum mihmanım Kalp yurdumda zilleti satıp Milleti sende buldum mihmanım Gönül diyarı kıblemiz…
Birinin elinde kalem birinin kılıcı var Kabri ma’ruf kimine geniş kimine dar Bilgi niğmetini kullanmazsa o vakit Akılsız merkep özünü…
Ömrü billah konuşma amma Sus da öldür beni… terketme Koca bir kaya gibi bağrına Bas da öldür beni… terketme Aşkının…
Dedim: yollar uzun yollar ince Dedi: yol kısalır aşk değince Dedim: ağlıyorum halim nice Dedi: gülersin sevda deyince Dedim: kalbim…
Görürlerse bir yol bir sokak boş Desinler ‘hanı’ kaybetti gitti. Sorarlarsa niçin böyle sarhoş İçinde ‘kahramanı’ kaybetti gittiAşkı gözler söyler,…
Gönlüme şamar vurur gündüz gece Aşkına hiddetinden bu sevda… Yürekden süzülür nağmeler hece hece Aşkına iddetinden bu sevda…Gülistan bağlarda mevsim…
Sonra bir mavi gördüm Sonsuzluğun buluştuğu yerde Bir hayal düşünüp durdum Fikirlerin kokuştuğu serde Etek uçlarında püskül salkım saçak Saklanmak…
Boğar deryâsı içre dünya derler ol salın vermez Türâb altına koyar amma kimseye malın vermezKimi yargıya çekme bî-vefâ diye hazer…
Ruhlar geldi cem ettiler belâda Buluşup da sır arayan dil derler Yedi kat dizilmiş arş-ı âlâda Her tepeye her yokuşa…
Zaman geçti devran böyle döndü Çaldığın o saz baş tacı Murad’ım Gönlümde yanan aşk ateşi söndü Hasret acı, vuslat acı…
Sana söyleyecek çok şey var amma Ağzımı açmaya gücüm yetmiyor Sen ki bende çözülmez bir muamma Bırakıp kaçmaya gücüm yetmiyor…
Göçeni aradım göçen kayıpmış Konan göçer garip handan usandım Boşa akar durur bilmem n’eyleyim Damarımda akan kandan usandım Bıktım hasta…
Âteş-i kadehin dil-i nâçârı yakıpdur Seyr-i seherin bak bu ser-efkârı yakıpdur Sohbet-i adından gözü yaş kanlı benim yâr Sirişk-i hun-âb…
Hal bilirsen semtimizde nâr-ı dilden çok ne var? Bî-nihâyettir demezsen sana kuldan çok ne var?Sûre-i velleyl okuyup gezeriz Mecnûn gibi…
O dem ki sarsar-ı aşkımla benden devrilir gerdûn Düşer her rûzigâr-ı âhıma felek olur gülgûn Şehîd-i aşk olıcak tıfl-ı nevresîde…
Aklı başında olanlar işitsin sözümü Bu can bu tendeyken toprak vermeyiz düşmana İster Rus’u ister esed kuşatsın özümü Bu can…
Serdar Tuncer Ağabeyime…Ötelerden beri kısık bir nidâ Sessiz yüreğime ses olur musun? Ölüm değil mesele; canım fedâ Ölürken ben son…
Olur da birgün düşersem aklına eğer Esen yelden uçan kuştan sor halimi İnan yar senin yolun ölüme değer Ne derde…
Kainat morgunda beden kalesi Sütten ölüm kırdı beni sevdiğim Hasret ki isminin neden kalesi Dert her yandan sardı beni sevdiğim…
Şu yalan dünyanın gam efkarını Bir başıma çekip çekip ağladım Dünü bırakıp aradım yarını Boşa umut ekip ekip ağladım Alamadım…
Aradan asırlar, yıllar geçse de Sarp kayalardan yollar geçse de Fani dünyamızdan kullar geçse de Gözlerinde açan ilkbaharla Gelirsen, yine…
Buram buram tüter gözümde derdi Artık Çorum ellerine varamam Gülşenini yâr başkasına verdi Dost bağında gümrah gülü deremem Mecitözü’nden Laçin’e…
Damla damla yanağına süzülem Akıt gözlerinden yaş diye beni Adım adım yollarına döşenem Topuklarınla ez taş diye beni Yaba yaba…
Bu dünyanın başı, sonu nasıldır? Anlayıp çözmeye aklım ermiyor Sevdanın dokuzu, onu nasıldır? Yaşarken sezmeye aklım ermiyor Sanırdım bağında bülbül…
Bir şûha gönül düşürdüm yenice Goncası açılmış, benleri taze Saçları sırmalı, gülüşü ince Bir hoş gözüküyor benleri göze Âşığını alır…
Sana söyleyecek çok şey var amma Ağzımı açmaya gücüm yetmiyor Sen ki bende çözülmez bir muamma Bırakıp kaçmaya gücüm yetmiyor…