Loading

Değişen dünya düzeninde, değişmeyen alışkanlıkların başını, kuvvetle muhtemel çocukluğumuz çeker. Samimi komşulukların imece usulü yardımlaşmaların en yakın tanığı olarak büyüdük herkesin gözü önünde. Yeryüzünü ıslatan toprak kadar şanslıydık. O kana kana çatlaklarının arasından emerken biriken su damlalarını bizde özümüzle hemhal olurduk. Çamura şekil veren parmaklarımız insan sanatının mucizesine, ahengine rehberlik ederdi. Neşeyle birlikte oyunlar oynayarak büyüdük mahalle aralarında. Şanslıydık.
Şimdiki çocukların oyun alışkanlıklarına bakıyorum da sanal alemin başsız süvarileri gibi, dokunamadan, hissedemeden büyüyorlar . Biz sokakta hiç sıkılmadan bir oyundan diğerine geçerken havanın karardığını bize doğru yükselen seslerden anlardık. Eve girene kadar kırk takla atardık.
Yeni nesli böyle görebilmek eskiye göre çok zor. Oyun alanları tüm oyuncakları teknolojiden ibaret. En keyif aldıkları gittikleri evde prize yakın oturmak. O evin çocuğu varsa sanal ortamda birbirlerini oyuna davet etmek! Günümüzde internetin girmediği ev neredeyse yok gibi. Bu bizim zamanımızın en büyük lüksü, Renkli televizyonun en hareketli yıllarını sabah saatlerinde birbiri ardına çıkan çizgi filmlerle izlemeye bayılır, çizgi filmde geçenlerin çoğunun gerçek olacağının hayalini kurardık. Şimdi ise o hayalini kurduklarımızı yaşıyoruz . Teknoloji üstümüze üstümüze geliyor. Kalabalıklar ortasında yalnız, ruhsuz ve robotlaşıyoruz.
Oysa saatlerce bitmeyen, coşkuyla oynan oyunların verdiği heyecanın yerini ne alabilir ki. Mahalle arasında oynanan maçlar, her oyunda çizgileri tazelenen sek sek oyunları, Gökyüzüne salınan uçurtmanın rüzgarda sallanan fileleri , saklananın kaybolduğu, arayanın bulacağına dair bitmeyen umudu….Erkek çocuğunun bozulan teyibin parçalarıyla yaptığı yeni icadı, kız çocuğunun bebeğine diktiği elbisesi. Küçüklüğünde keşfettikleri fıtratına özgü özelliklerini ,büyüdüklerinde hangi mesleği yapacakları daha o yıllarda kendini belli ederdi.
Şu anki yaşadığımız tüm duygu durumları çocukluğumuzda ilintilidir. O çocukta neler saklıdır oysa değil mi ? Sevme şeklimiz, şefkat ihtiyacımız, merhametimiz, karakterimiz, değer yargılarımız, alışkanlıklarımız ve eksik parçalarımız… Çocukluğundaki seni hep hatırla. Onu mutsuz bıraktıysan bul ve mutlu olmasını sağla. Söylenilmeyen tüm eksik sözleri kulağına sen fısılda. O çocuğun sana hep ihtiyacı var , sevgiyle büyüt yaşat içinde. Bizi biz yapan çocukluğumuzda oluşan izlerin eseridir. Zamanla değişen dünya düzeninde, büyüdükçe gerçeklerle daha yakından yüzleşiriz, kendimizi kandırmamız zorlaşır. İşte bu yüzden en değişmeyen yanımızla hep çocuk kalmak isteriz.

İçerlerde Bir Yerde Çocuk Kalmayı Başarabilen Herkese Sevgilerle…🍬🍭☘️🪺👐🏻

Reklamlar

By Sevda Bozacıoğlu

Kendinin En İyi Versiyonu Ol✨️🫰🏻🎬

Bir Cevap Yazın

%d