Parkta yavaş adımlarla yürüyorduk. Ellerimiz birbirine çok yakındı, fakat değmiyordu. Gözlerimiz etrafta geziniyordu. Asla tek kelime etmiyorduk. Heyecanlıydım. Kalbim hızla çarpıyor, içim içime sığmıyordu. Onunlayken susmak bile güzeldi. Sanki dünyayla aramızda bir duvar vardı ve biz o duvarın arkasında yalnızdık. Nefes almakta zorlanıyordum ve deli gibi onun ne düşündüğünü düşünüyordum. İlk buluşmayı böyle hayal etmemiştim. Eminim o da böyle hayal etmemiştir.
Yavaşça elini,elime değdirdi. Elimi tutmak için nabzımı ölçmüştü sanki. Eli elime değince heyecanla gözlerinin içine baktım. O da bana baktı. Elimi tutmasını gözlerimle onayladım. Hemen tuttu elimi. El ele yürümeye başladık. İçimi tuhaf bir huzur kapladı.
Bir çardağa oturduk. Rüzgarda uçuşan saçlarımı düzeltmeye başladım. O da ellerini yanağına götürüp hayran hayran beni izlemeye başladı. Bu yaptığı heyecanımı daha da arttırmıştı. Gözlerine bakamadım. Kafamı yere eğdim. “O güzel gözlerin, gözlerime değmeyecekse yaşamamın ne anlamı var?” Dedi. Hafifçe gülümsedim. Hâlâ bakamıyordum gözlerine. Yavaşça yanıma yanaştı. Eliyle çenemi tutup kafamı kaldırdı. Mecbur gözlerine bakmak zorunda kaldım. Hayatımda ilk defa biri bana bu kadar güzel bakıyordu. Bu, bana kendimi iyi hissettirmişti. Elleriyle yanağımı okşadı. O an kaçmak istedim. Hızla ayağa kalktım. “Beni salıncakta sallar mısın?” Dedim. “Tabii” diye yanıtladı.
Koşar adımlarla salıncağa bindim. Park boştu. Bu yönden şanslıydık. Beni hızla sallamaya başladı. “Daha yükseğe…” Diye bağırıyordum. Gökyüzüyle bütünleştiğimi hissediyordum. Kollarımı iki yana açtım. Gözlerimi kapattım. “Bekle beni gökyüzü ben geliyorum!” diye bağırdım.
Salıncaktan indikten sonra kendimize birer dondurma aldık. Dondurmamızı yerken bir yandan da yürüyorduk. Birden şöyle dedi:
-Hiç utanmadın mı?
-Neyden?
-Salıncakta sallanırken, bu daha çocukmuş diye düşünmemden korkmadın mı?
-Hayır tabii ki. Eğer öyle düşünüyorsan hiç vakit kaybetme git buradan. Ben yanındayken çocuklaşamayacağım, sürekli düşünerek hareket edeceğim, kasıntı birini hayatımda istemiyorum. Ben içinden geldiği gibi yaşayan biriyim. O an içimden ne geçerse onu yaparım. İçimden ne geçerse onu söylerim. Çok düşünerek hareket etmem. Eğer beni bunun için yargılayacaksan hiç durma, git.
-Yanlış anladın. Ben sadece merak ettiğim için sordum. İnsan sevdiğini olduğu gibi kabul etmeli zaten. Diğer türlü bu ilişki yürümez.
-Kesinlikle katılıyorum.
Uzun uzun dolaştık etrafta. Baharda açan çiçek gibi açmıştık kendimizi… sonbaharda ağaçtan düşen yaprak gibi, biz de içimizdeki yaprakları dökmüştük…
Nasıl hissediyordum biliyor musunuz? Hani radyoyu açarsınız da ilk çıkan şarkı en sevdiğiniz şarkı olur ya. İnsan o an nasıl hissediyorsa öyle hissediyordum.
Koskoca dünyada birbirimizi bulmuştuk. Bundan daha ötesi var mıydı?