Loading

Sokak lambaları hayatımızda mühim bir yer kaplayacak kadar önemsiz görünür; kimisi gözlerini kaçırır, kimisi görmezden gelmek için köşe bucak kaybolmak ister, kimisi ise göğün beyazlı maviliğine hayransı duygu beslediğinden ”şu lambacıklar bir sönse de sonsuz maviliğimde kendimi kaybetsem” diyerek hayallere bırakır kendini. Ama hiç kimse sokak lambalarının -herkes görsün diye- yanmaya çabaladığını, sıra sıra dizilmiş ince direklerinin kusursuz dizilişini, nokta nokta görünüşünden hayallere ulaşıldığını, hayalperestlerin dünyasında farklı sayısızca resimler çizdiğini, kayıp olunduğunda yol göstericiliğini bilemez ve hiç kimsenin bunları anlayabilecek hayal yanları da olmaz asla.

Aslında soyut bakıldığında o sokak lambaları sevgisini belli edemeyen insanlara benzer. Bedenleri aynı, ışığının renkleri farklı olan insanlara. Bu yüzden ”ağzı var, dili yok” tabiri sokak lambaları için söylenmiş gibi gelir hep bana. Kolları olmayan ama sarılmak için deliren, seni seviyorum diyemeyip gözleri ile bağıra çağıra konuşan, acısını yutkuna yutkuna içine gömen insanlardır sizin görmezden geldiğiniz sokak lambaları…

Reklamlar

By Cemre

Bir Cevap Yazın

%d blogcu bunu beğendi: