Hüzne sirayet eden bir yenilgi ucundan dökülen küle meftun bir gülüş bellerken cenneti aşkın hatırına sırra kadem basan dostlar katedrali:
Öykündüğümdür belki de öldüresi bir hüznün bakiyesi
Aşka hicret eden tevafuk dolu gece
İndinde sözcüklerin kaskatı
Kesilmişçesine içimde saklı
Bilmece
Bir kozsa sevgi
Kozasında saklı düşlerin geleceğini
Bellemek kadar belirmesi de ansızın
Tahayyül etmenin imkânsızlığından sızan
Gözyaşımın ikramı ve idamı
İdamesi de ömrün idare lambasına üşüşen pervaneler gibi
İçtimada geçen hazzın reçetesi
Sadece de yolu geçerken duadan insanın
Duayeni yalnızlığın
Kabuk bağlayan yaralardan değildir de hani
Dinmek bilmeyen rüzgârın nazı ve hazzı
Ağırladığım geceden
Aksayan bir heceden
Ağaran günden
Akla zarar bir tebessümü beklerken
Meleksi bir coşku ve sevginin rütbesine
İlişen kelebek ömürlü
İken mutluluğun
Mağdur selamın kellesini uçuran
Zebani
Hasmı ya da hışmı
Haiz olduğu bir satırdan sızan o sızı
İçerlemesi güneşin
Gerisin geri kaçtığı sevginin
İbaresi,
Paslı bir çekmece
Pes etmekse ölüm saklı iken o tek hece
İçerlediğim kadar ömrün savruk güftesi
Beynamaz bir esinti olsa olsa
Muğlak karelerin hezeyanı
Üçgen ilişkilerin feryadı
İçtimada aşk ve Tanrı
Ve kulvarında öncü iken acının duayeni
Bir şairden öte
Hizalandıkça duygular kare kare
İzleklerde saklı bilumum bilmece
Ötüşen ve uçuşan
Nazlı kanadı sevdanın
Kardıkça dünü
Neler çıkar altından
Kim bilir ölgün göğün
Muhtevası ve çatısı akan
Bir sözlük misali
Paçalarımdan sızan binlerce hece
Birlik olmanın dirayeti
İle sınanan insanlığın bekçisi ve bekası
Sadece Allah katında saklı
Hüsranın bir adım ötesi
Kâh huzur kâh ölüm
Güdülen ömrün bakiyesi
Bir şiir daha devirdi ya şair
Devinen hüznün körelttiği değil de kalemi
Kale alınmasa da benliği
Kalburüstü bir günden arda kalan
Sızının sızdığı
Meleklerinse sırtını sıvazladığı
Bir hediye bellerken o muğlak sonu
Ruhu da duymazken şairin
Geçti geçeli kendinden
Geçkin günlerin geçimsiz suretleri
Taş bastıkça yüreğine
Taşa dönen bir ceset gibi
Beklemede iken zebani
Meali yitik ve kaçık bir sözden son kalan
Sızısı ve noktası çoktan
Konmuş ömrün ölüm vardiyası
Saklı tuttuğu kadar sırlarını
Serildiği döşekten
Arda kalan o ince sızı
Varsın olsun ölüm, çıktığı yokuşu
Diklemesine kesen bir boyutta
Ruhunu teslim ettiği soyut bir rakımda
Kavuşmaksa sevdiklerine ve Rabbine
Elbet tecelli edecek o son teselli
Boyunduruğunda kaderin
Kederi ile hemhal ölümcül bir esintide
Donan yüreğinin tembihlediği
Bir şiir ve de öyküden çok başka
Bir boyutta
Varsa yoksa s/özlendiği yaralı
Ve ucu kırık kalemi
İle hançerlendiği sırtından
Tevafuk dolu bir günün nezdinde solan hece hece anbean…