Memleket meselesini bildirerek başlamak istiyorum yazıma… Seçim ! Derdimiz seçim.
TDK’ye göre seçim, isim olarak seçme işi, kanunlar, yönetmelikler uyarınca bir veya daha çok aday arasından belli birini veya birkaçını seçme, intihap.(TDK:sözlük)
Geniş anlamda bakarsak birçok seçenek içerisinden birini tercih etmek, bir konuda karar kılmak, en az iki durum arasında birinin nihai olarak benimsenmesi olarak tanımlayabiliriz.
***
Anlatmak isterim ki bir yönetim ve yönetişimin perdeleri arkasında bizi sıkıştırıp kendi derdinde olanlar; durun düşünün, sonra devam edin…
Her meseleye tek taraflı bakmaya başlamışız ki sormayın gitsin. Siyasiler kendilerini ve projelerini dile getirmek yerine karşısındakini eleştirmek ve onun eksiklerini söylemek derdinde… Onları destekleyen halkta da aynı düzen devam ediyor. Onları yazan yazarlar aynı şekilde kendisini söylemek yerine hep “Karşı taraf böyle, hep karşı taraf eksik…” şeklinde ifade ederek yazdı, yazıyor, konuşuyor; resmediyor… İlginçtirki onları okuyan, destek veren herkes de kendi olmadan karşı tarafın eksikliğini konuşuyor. Karşı tarafı tabi ki eleştirip konuşacağız. Eleştiri çözüm üreterek olmalı, rencide edip aşağılayarak değil!..
“Senin bu eksiğin var” sözüne “Sen de böylesin” cevabı geliyor. Bu çok yanlış bir durum. Şartlanmış bakış aşısı, koşullanmış eleştiri mantığı fikirsiz ve üretmeyen hatta düşünmeyen bir değersizlik gibi geliyor bana…
“Sizin fikriniz yok mu?” diye sorsam “ Var ama o da bunu yaptı.” türünden cevap en yakınımdan en uzağıma kadar çoğu kişide var.
Yapmayalım, yazıktır.
Ben, ailem, mahallem, köyüm, ilçem, ilim, yörem, bölgem, ülkem tüme varım olarak birbirini etkileyen durumdur. Bizim ne dediğimiz ülkemizin ne dediği ile doğru orantılı olmaya az bir farkla yakındır. Benim söylemim ülkemi temsilen dünyada eşdeğerdir. Sürekli bir şey karşı tarafı baz alarak konuşur, yazar, okursak hiçbir yere varamayız.
***
Kendimize benzemeyen yanımızda olamaz, diye hareket edersek bir adım ileri gidemeyiz. Aksine dünyada olup biteni bile göremeyiz. Aslında görmüyor değiliz ama aynı hareket ettiğimiz için daha bir adım bile atamadık. İstisnalar hariç…
Örneğin, dördüncü sanayi devrimi olarak adlandırılan bugünkü teknoloji 2012 yalında Almanya’da başladı. 2023 yılında gelinen nokta ise yapay zekanın etken ve etkileri, ekonomik, siyasi toplumsal yaşantıyı etkilemesinden bahsederken bizde bu konuda çok gerideyiz. Haksızlık yapmayayım. Teknoloji olarak ileri düzeyde çalışmalarımız var. Fakat siz söyleyin, yeterli mi?
Yapay zeka programlı kaç tane proje firma 2030 yolundaki işsizliği konuşuyor, kaç tane siyasi bunun çözümü çalışmasının ne olduğunu bildirerek bu alanda çalışma yapıyor?
Yapay zeka bir örnekti sadece hüzün almış başını giderden insanlar evlerinden olmuş, aileleri perişan depremi yaşayan insanımız ne durumda?
Düşündünüz mü? Açlık yoksulluk, hastalık, savaş, sadece bizde değil dünyada nerelerde ne oluyor?
***
14 Mayıs 2023 seçimlerine girerken bizim seçimimiz önümüzdeki yıllarda ülkemizin kaderini belirleyecek. O yüzden ön yargılardan uzak kişi ve projelere, fikirlere, hakkaniyete, geleceğimize bakarak seçimimizi yapalım.
Odaklandığımız seçim vaadlerinin gerçekliği ile insanı insan yapan özellikleri temel alarak dünün daha iyisi olan yarınlar için birazcık çalışma yapmalıyız. Okumalı, yazmalı ya da yarınların hep bizi kurtaracak olduğunu unutmamalıyız.
Seçim için birbirinin kalbini kıran yakın insanları görüyorum. Yapmayın en azından seçim için. Seçimimizi ilim, bilim ve hakkaniyetle yaparsak bizim seçtiğimiz adaylar bizim için çalışmalıdırlar…