İnsanoğlunun bilme serüveni eşyaları anlamlandırarak onların isimlerini bilme ile başlar. İnsanın bilgi sahibi olma isteği herhangi bir ihtiyaçtan kaynaklanan bir sebepten değildir, doğuştan gelen sahip olduğu entelektüel bir eğilim vardır ve bütün insanlar doğal olarak bilmek isterler. Küçük bir çocuğun herhangi bir nesneyi eline alıp onu evire çevire incelemesi onu anlamlandırmaya çalışması insanın doğuştan öğrenmeye eğilimli olduğunu gösterir ve bu en basit örneğidir. İlim insanı varlık sahnesinde önemli bir aktör haline getirecek en önemli unsurdur. Yıllar öncesinin alimlerinin bilgiye ulaşma şekli ile (oturup kafa yorup günlerce üzerine çalışılıp düşünülüp elde edilen bilgi) 21 yüzyılda öğrenmek istediği bir konu başlığını arama motoruna yazdığında yüzlerce makale vesaire ile karşılaşıp herhangi biriyle yetinen modern insanı hangi bilginin peşine düşecek ya da hangi öğrendiği bilginin değeri ile varlık sahnesinde önemli bir aktör olacak. İslam insandan varoluşunu anlamlandıracak kendi varlığının bilgisinin peşine düşecek bireyler ister. İnsanın sınırlarını imkanlarını yaratılmışlar arasındaki konumunu farkettiren, sorumluluklarını yerine getirebileceği her bilgiye değer verir. Tıp, teoloji, kimya, arkeoloji, herhangi kitap, ezberlenmiş herhangi bir kaç mısra, çıkılan yolculuk, ziyaret edilen sergi, herhangi bir sohbet insana çok şey öğretebilir. ” İLİM EZBERLENEN MALUMAT DEĞİLDİR, İLİM FAYDALANILANDIR.”