Geçenlerde Tarım bakanı 300 koyun verileceğini, çobanlarına devletin maaş vereceğini yazdı. Bu girişimi önemsiyorum ve destekliyorum.
Yıllardır köy çobanlarının maaşlarının devlet tarafından verilmesi gerektiğini, söyleyen ve yazan birisiyim. Bu konu hayata geçirilse 3-5 sene sonra et ithal etmeyiz. Ülkemizde, BESİ hayvancılığının maliyeti çok yüksektir. Bu konuda diğer ülkelerle rekabet edemiyoruz. Ülkemizden dışarıya hayvan kaçırıldığı eski Türkiye’de hayvancılık otlatarak yapılıyordu. Doğuda ve batıda yaylalar, köy meraları besicilik maliyetini düşürüyordu.
Yetmişli yılların sonuna kadar köyümüzde iki büyük baş, üç küçükbaş hayvan sürüsü vardı. Sürülerin köye döndüğü zaman çeşitli çanların sesi ayrı bir melodiydi.
Amerikan kovboylarını överken, kendi çobanlarımızı hor gördük. Batı’da hayvancılık çobansızlıktan, Doğu’daysa PKK eylemlerinin bahane edilerek yaylaların yasaklanması; ABD’nin yönlendirmesi, Özal’ın bilinçli bir şekilde tercihiyle ET-BALIK Kurumu ve ona bağlı kombinalar kapatılarak hayvancılığa büyük bir darbe vuruldu. Yetmedi, iyice öldürmek için yurt dışından peynir ve et ithal edildi.
1980 yılında ülkemizin nüfusu 44 milyon, büyük ve küçükbaş hayvan varlığımız ise 85 milyondu. Liberal ekonominin hâkim olduğu yıllarda durum değişmiş, nüfusumuz %70 artmış, ama hayvan varlığımız %32 azalarak 55 milyona düşmüştür.
O günden bu yana ne teşvik verilirse verilsin, bu probleme çare olmadı. Çözüm eskiye dönüş. Önce Et-BALIK Kurumu kombinalar açmalı, Batı’da köylerin el konulan meraları geri verilmeli, orman içinde eskilerin “KIŞLA” dediği besihanelere izin verilmeli, yasaklı yaylalar besiciliğe açılmalı ve en önemlisi çobanlar devlet tarafından maaşa bağlanmalıdır. Gerekirse Türk cumhuriyetlerinden bu alanda çalışacak insanlar getirmeliyiz.
Çobanlık kutsal meslektir. Tevrat’ta sürü sahibi peygamberlerin adı geçer. Türk hakan ve beylerinin sürüleri vardır. Meşhur Paris, İda Dağı’nda babasının sürülerini otlatıyordu.
Ekrem Hayri Peker
Kimya Mühendisi