” Kurgunun kurcalanması için çabalamak istedim. Yaptım da. Ne aradın da ne buldun diyenler oldu. Sizleri ararken kendimi buldum dedim. ”
Evet. Herkes hayatının kurgusunu kendi yapıyor. Aslolan, keşke dememek için pişmanlıklara göz yummaksa eğer, yapıyoruz. O işi biz çok güzel yapıyoruz. Hatalarımızı üst üste koyup, bunu buraya kim koydu diyoruz. Kimseyle konuşmasak bile kendi kendimize konuşuyoruz. Söylenmek zaten Allah’ın emri …
Yazdığımız pişmanlık senaryolarına rehberdeki kişiler arasından başrol ataması yapıyoruz. İşler yolunda gitmeyince yanlış insan yaftası vuruyoruz saygıdeğer başrolümüze. Sonra ufak bir devran dönüyor. Karman çorman karmayla yüzleşiyoruz.Sonra ne mi oluyor ? Yanlış insan biz olmuş oluyoruz. Döndük mü başa ?
Budist bir öğretmen, “Bir sevgi tohumu ektiğinde, büyüyen, çiçek açan senden başkası değildir.” diyor. İyi diyor, hoş diyor da bu öğretmen neyi kastediyor? Elbette ki çiçek ekin demiyor.- hemfikirsek devam ediyorum-
Gün olur; gün ,geceden olur,
Güneşlenmeye çıkar serin sular.
Gün olur; günün ,gecen olur,
Ektiğin çiçek bile caka satar.
Velhasıl kelam herkes birbirinin hayatına değiyor. Kimse ne tek başına bir kahraman ne de tek başına bir zavallı değil. Başkalarına ne yapıyorsak aslında muhataba ilk kendimizi alıyoruz. Böylelikle topun ucunda, aslanın ağzında olmaya gönülden razı gelmiş bulunuyoruz. En büyük hatamız ise kendimize değen kısmı asla göremiyor olmamız.
Bir yerlerde birileri bir şeyler için birebir birliktelikle birilerinin birimlerini gözetliyor. Bu, durumu açıkça özetlemiyor fakat bilinmezliği yüceltiyor. Eee insanın başına ne geliyorsa zaten meraktan geliyor. İyisi mi ben meraklıları sol, bahçıvanları sağ köşeye, sizleri de şöyle alayım:
♥ https://www.youtube.com/watch?v=Or1ixoYqOgE