Gülmek ve ağlamak insanın fıtratındaki temayüllerdendir ancak ölçüsü önemlidir iftira, tefriti insana zarar verir peygamberimiz az gülün çok ağlayın ve tebessüm ediniz diye buyurmuştur
Tebessümde kontrol edebilirsiniz kimseyi rahatsız etmezsiniz kahkaha atmak da ses yüksekliği yüksek olduğundan herkesi rahatsız edersiniz kontrolsüzlük gösterirsiniz
Şaka veya latife karşılıklı gönüllere ferah verir dostluk ve muhabbeti genişleten davranıştır şunu unutmayalım sahabeler de kendi aralarında şaka yaparlarmış peygamberimize de yaparlarmış hatta peygamberimizde yaparmış
Sahâbeden Nuayman el-Ensârî isimli şakacı bir sahabi, bir gün Medîne’ye taze meyve ve sebze geldiğini görünce hemen onlardan alarak Rasûlullah’a takdim eder:
– Ya Rasûlallâh bunu senin için satın aldım, sana hediye ediyorum, der. Bir müddet sonra satıcı Nuayman’dan malının parasını istediğinde, onu Rasûlullah’a getirip:
– Ey Allâh’ın Rasûlü! Şu adamcağızın ücretini versene, der. Efendimiz ise:
“–Ey Nuaymân, sen onu bize hediye etmedin mi?” diye sorar. Nuayman da:
– Ya Rasûlallâh, alırken param yoktu, senin ondan yemeni de istiyordum. Bu sebeple aldım, der. Bunun üzerine Efendimiz güler ve meyvelerin ücretini öder
O yıl Hz. Ebû Bekir -radıyallâhu anh-, Busrâ’ya bir ticaret seferi düzenlemiş, Nuaymân ile Bedir gazisi Süveybıt (Selît) b. Harmele’yi de beraberinde götürmüştü. Nuaymân yemek işlerinden sorumlu olan Süveybıt’tan yiyecek bir şeyler istemiş, o da Hz. Ebû Bekir gelmeden yemek veremeyeceğini bildirmişti. Kafile bir yerde konaklayınca Nuaymân rastladığı deve tüccarlarına satılık bir kölesi olduğunu ve onun kendini hür zannetmekten başka bir kusuru bulunmadığını söyleyerek Süveybıt’ı on deve karşılığında sattı. Süveybıt’ı satın alanlar onun itirazlarına aldırmadan kendisini götürdüler. Daha sonra durumu öğrenen Hz. Ebûbekir -radıyallâhu anh- tâcirlere paralarını iade ederek Süveybıt’ı kurtardı
Sahabeler ile peygamberimiz yemek yiyorlardı sahabeler zeytin çekirdeğinin hepsini peygamberimizin önüne yığmışlar ve ya Rasûlullah ne kadar çok yemişsiniz demişler peygamberimizde sizlerde öyle acıkmışsınız ki çekirdeği ile yemişsiniz demiş
Şaka yapmak güzeldir ama şartlarına uymak şartı ile yalan söylememek , korkutmamak , alay ve rencide etmemek , müstehcen ifadeler kullanmamak , hakaret etmek
Yalan la yapılan şaka karşıdakini incitir peygamberimiz şöyle demiştir azıklar olsun milleti güldürmek için yalan söyleyen kimseye, yazıklar olsun, yazıklar olsun Tartışmaya girmeyen, haklı olsa da kimseyi incitmeyen, şaka veya güldürmek için yalan söylemeyen, iyi huylu olan müslüman cennete girer
Şaka diye korkutmak karşındaki kişinin kalbi kırılır bir daha düzeltilmesi zordur peygamberimiz şöyle demiştir “–Şaka olarak da olsa müslümanları korkutmanın veya onların herhangi bir eşyasını alıp saklamanın doğru olmadığını” belirtti
“Sakın sizden biriniz (din) kardeşine silah ile işaret etmesin. Çünkü işaret eden kimse bilmez ki belki şeytan o silahı elinden kaydırır, işaret edilen adamı vurur da bu yüzden cehennemden bir çukura yuvarlanır
Alay ve rencide etmek karşındaki kişi küstürürsün kalbini kırar toplumdan kendini sınırlar
Peygamberimiz şöyle demiştir Kardeşinle tartışmaya girme, onunla kırıcı şekilde şakalaşma ve yerine getiremeyeceğin sözü ona verme
müstehcen ifadeler kullanmamak ayıp olduğu kadar kişinin kalbini karartır
Peygamberimiz şöyle demiştir Müstehcen konuşmak, münâfıklıktan bir bölümdür
Hakaret etmek adap ve nezakete uygun değildir ve çok kırıcı telafisi olmayan bir duruma sokar
Peygamberimiz şöyle demiştir konuşma esnâsında kaba ve çirkin kelimelerin kullanılmasını istemez, aynı mânâyı ifâde eden farklı kelimeler varsa, edep ve nezâkete en uygun olanının tercih edilmesini tavsiye ederdi.
Mü’min dil uzatıcı değildir, lanet okuyucu değildir, kötü iş yapan değildir, kötü söz söyleyen değildir
Kısaca şaka deyip geçmemek gerekirmiş dikkatli olmak gerekiyor