
Merhabalar, biraz kitaplar hakkında konuşalım istedim.
” İkinci eserim Ölü Postacı’dan sonra Üçüncü olarak Kırık Hayatlar Ülkesi’ni çıkartıyorum. Bu ederim de kadınlara yönelik olacak. Kadınların acısını, yaşadığı şiddeti, ölümlerini konu aldım. Kadınların sesi olmasını istiyorum. Umarım ki sesi olabilir, onlara destek olurum.”

Burası kırık hayatlar ülkesi. Her mektupta bir can kırığı, bir yıkıntı var. Bu dünya bir kadının çığlığını alacak kadar büyük ama bin kadının çığlığını sığdıramayacak kadar da küçük. Bu kadar işte hayat dediğin bir çığ gibi, şiddet karşısında susan kadınlarda çığlıkları eşliğinde bu çığ altında kalmaya mahkum edildi.Sen güvenip,seven kadın yediğin dayaklara sustun. Ne zamana kadar gidecek bu acı, ne vakite kadar sürecek bu eziklik. Elbet bir adama yenilirsin ama o yenilgiden sağ çıkmak, hayatın yaratmış olduğu çığdan kurtulmak demektir. Bu kitap kadınların sustuklarını, içinde barındırdığı acıları döktüğü her mektupla seni gerçeğe, olmayan hakikate götürecek. Postacı da seni hakikate götürmek için sevdiğinin değil bu postaların peşinden koştu. Sende bugün kendi gerçeğinin peşinden koş, altında kalmış olduğun şiddet çığından kurtul.
‘ Dalından koparılıp ayaklar altında ezilmeye mahkum kalan kadınların sesi, armağanı…’