Dur diyemiyorsun akıp giden zamanın sessizliğine. Sessizce yaşlanıyorsun. Sessizce azalıyorsun ve sessizce anlıyorsun. Akıp giden zamanı tutmak istesen de kendini parçalasan da tutamıyorsun. Hayattan öğrendiğim bir şey varsa o da zamanı olabildiğince değerli kullanmak. Bazen bunun için çok geç kalmışım hissi sarıyor ruhumu. Sonra daha yaşanacak çok yaş var diyorum kendime. 27. Bana artık zamanı iyi değerlendir diye bas bas bağırıyor resmen. Geçmişe baktığımda hüzünlüyüm. 20li yaşları dolu dolu yaşamalıydın diyorum kendime. 20li yaşları insan acıları ile doldurmamalıydın. 20li yaşlara çocuğunmuş gibi şefkatli olmalıydın. Ne kadar kızsam da kendime acı dolu olayların sonunda, kendini bulabildin diyorum. Acı daha çok acı ve ayakları yere sağlam bastıran hayat. Akıp giden zaman sanırım yetiştirdi beni, çoğumuza yaptığı gibi.
Yazarak, okuyarak, gezerek hatta sağlık sorunlarına rağmen çalışarak çok şey aştım aslında. Üç defa geçen depresyonun ardından darbe dönemini yeniden atlattım. Samimi söylüyorum depresyon insanın hayatına büyük darbe. Yapacağınız, yaşayacağınız dolu dolu zamanlar elinizden kayıp gidiyor. Yatağınızda, odanızda sessizce akıp giden zamana donuk donuk bakıyorsunuz. Çok kısa zaman önce artık dur dedim kendime. Yen şu depresyon illetini. Kolay olmadı. Biraz kilo vermeler, biraz nefes almakta zorlanmalar, biraz anksiyete krizleri, biraz yarım kalmışlık hissi derken ve bir de kutu kutu ilaçlara sarılmaya çalışırken, tamam dedim yapacaksın ve kalkacaksın. Herkesin ağzında sakız olmuş depresyon kelimesi ne de çok şey götürüyor insanın hayatından. Biliyorum ki anlıyorsunuz beni. Velhasıl kelam başardım. Kendisini bir kez daha uğurladım hayatımdan. Akıp giden zamanı paçasından tuttum. Dedim ki, bu böyle olmaz beraber akıp gideceğiz. Şimdi dolu dolu yaşamaya çalışıyorum. Okudukça, izledikçe ve yazıp hayallere daldığımı gördükçe yaşadığımı hissediyorum. Şimdi de kendimi burada buluverdim. Hem de yaşadığım sevinçlerin yanında getirdiği sevinçle. Tutunuyorum. Tutunuyoruz. Severek, hayvanları mutlu ederek, doğaya merhaba diyerek tutunuyoruz. Sevgi depresyonun en büyük düşmanı. Sevilmenin yarım kalmışlığı ise en büyük dostu. O nedenle hayvanları sevmeye başladım. Bir insan tarafından yarım kalmamak için. Kendime kaktüs falan aldım kolayca ölmesin diye, sanırım korkuyorum. Yarım kalmayı iliklerime kadar yaşadım. Çoğumuz yaşamışızdır. O nedenle kimseye körü körüne bağlanma diyorum kendime. Kimsesiz kalır ruhun. Belki yanlış belki doğru. Ama yapabildiğim tek şey bu. Kendimi koruyorum diyebiliriz buna. Koruyorum. Yarım kalmışlık hissinin acı dolu feryadından.
Hepimizin öğrendiği, hepimizin yaşadığı ve hepimizin farklı farklı akıp giden zamanı var. Sadece şunu tüm kalbimle inanarak söyleyebilirim ki hayatı tutmak gerek. Beni okuyan değerli insanlar. Sımsıkı tutunun hayatınıza. Peşini asla bırakmayın. Keşke dememek için, geriye dönüp baktığınızda oh be demek için doyasıya yaşayın. Depresyona, anksiyeteye ve çeşitli tüm rahatsızlıklara eyvallahınız olmasın. Yaşayın. Mutlu olarak yaşayın. Ders alarak yaşayın ama dolu dolu yaşayın.
Umarım çok güzel günler sizi bekliyordur. Umarım o güzel günlere açtığınız kucağınız dolup taşar. Her şey güzel gönlünüzce olsun!
Sevgilerimle.
Burcu.