Namı Diğer Miras İksiri(!)
Hem De Elma Kokulusundan…
Zeki Coşkunsu
Editör: Simge Armutçu
“Bugün 16 Mart;
İsrail Savunma Kuvvetlerine (İSK) bağlı
‘Zalim & Katil İsrail Zırhlı Buldozeri’nin
–Henüz çiçeği burnunda,
24 yaşında iken
Hem de
Üzerinde parlak, fosforlu, turuncu bir yelek
Ve elinde de bir megafon varken–
Altında ezilerek öldürülen
Amerikalı ‘ISM gönüllüsü
Barış aktivist’i
Rachel Corrie’nin
18. ölüm yıldönümü (16.Mart 2003) …
Buldozer tarafından
İki kez çiğnenmesi sonucu
Kafatası kırıldı,
Kaburgaları parçalandı
Ve akciğerleri delinerek katledildi!
O’nun şahsında,
Tüm ‘Dünya Katliamları’nı,
‘Özel ve Toplu Kırımlar’ı
İçinde şiddet içermeyen
Bir şiddetle kınıyor
Ve bu şiirimsimi
Onların aziz hatırasına
İthâf ediyorum!”
Zeki Coşkunsu
Ey, Rachel Corrie,
Benim de adım Rachel Corrie…
Ve gökyüzü ağlıyor!
Bırakın (da) tek başıma direneyim!
Let Me Stand Alone, diyorum,
Yalnız kalmama izin ver!
İnanamıyorum
Dünyada böyle bir zulmün
Kıyamet koparmadan
Gerçekleştirilebileceğine.
Dünyanın, diyorum,
Böyle korkunç bir hâle gelmesine
Göz yumuşumuza tanıklık etmek
Canımı yakıyor.
Geçmişte de yaktığı gibi…
Burası da Hiroşima
Burası Nagazaki
Burası Srebrenitsa
Burası Hama
Burası Gazze
Burası Roboski
Burası Halepçe
“کیمیابارانی ھەڵەبجە”
Kîmyabarana Helebce,
Halepçe Kimyasal Saldırısı…
Ey Halepçe!
Sensiz,
Sessizdir kimsesizdir ağıtlar!
16-17 Mart
1988 (Bin Dokuz Yüz Seksen Sekiz)!
Burası bilmem ne!
Üç aşağı-beş yukarı, hepsi aynı;
Burasının adı da
Özel ve toplu kırımlar,
Katliamlar dünyası!
İnsanlar, diyorum,
Kelebekler misâli çırpınıyor-koşturuyor;
Yok yok, koşup sığınamıyorlar da
Bir o yana, bir bu yana.
Zira o zehirli gazın,
Tabun (Sinir), Sarin, Hardal Gazı,
Kimyasal bomba,
Gaz bombası,
Biyolojik bomba,
Sis bombası,
Atomik-Nükleer bomba,
Yangın bombası,
Ya da göz yaşartıcı bomba,
Misket-Salkım bombası…
Envâ-i çeşit bombaların
Etkisi altında tüm dünya ve herkes.
Oralar dehşet içinde
Ve bir çocuk ölümüne 5 kala
Sesleniyor
Ölümle cebelleşen annesine:
“Anne elma kokusu geliyor
(Daye behna seva te)!”
Elma yemeyi düşlerken çocuklar,
O gün bugün
Halepçe kokar, çocuk kokar elmalar!
El-Hak, doğrudur:
“Masalları yoktur, bazı çocukların,
Sadece elma kokusu vardır!”
Serçe gibi düştüler ardından.
Önce insanlar öldü,
Sonra da insanlık.
Öyledir masum yavrum-yavrularım;
Saf hâlde kokusuzken
Buharlaştığı anda salar
Yakından keskin,
Uzaktansa hafif bir meyve kokusu.
Hani Cennet’te yasaklanmıştı (!) ya, işte o elma…
Halepçe’deyse zehir oldu kokusu!
Horozlara söyleyin,
Seheri uyandırmasın.
Zira uyanacak insan kalmadı Halepçe’de!
Ha, bu arada,
Elma sever miydiniz?
Ben çok severdim!
Halepçe’de insanların
Elma kokulu gazlarla katledildiğini öğrenene kadar…
“…Ne, ana buldu yavrusunu
Ne, yavrusu buldu anasını
Halepçe kentinde!”
Halepçe,
Seni unutursak
Elmalar boğazımızdan geçmesin!
“Ölü mavi anneyi görmediğini söylüyoruz Hitler’in;
Bağdat’ta büyüyüp-büyümeyeceğini bilmiyorduk oğlunun.
(Me digo de Hîtlerî mirî dayê şîn nabîtin
Me nizanî dê kurê wî li Bexda mezin bîtin)”
Seni çizmesi
Ne haddine kalemin…
Ey sesiz çığlıkların şehri Halepçe!
Yeri yok,
Hesabın sormadan, matemin!
Kıyıma karşı bir kıyamdır Halepçe!
Bu da Mikail Çiftçi’den…
Ne ki kimsesizlerin ahı;
“Bir şiir olur dile,
Bir ateş olur eve,
Bir türkü olur saza düşer!”
Ve yine,
Bir başka feryat,
Bir başka haykırış,
Bir başka çığlık,
Bir başka ses.
Bu sesler, diyorum,
Çığlıklar,
Haykırışlar,
Feryatlar…
Bir türlü bitmek-dinmek bilmiyor!
Acının, diyorum,
Ne rengi ne ırkı ne dili ve ne de dini olur!
Acıyı duyan canlı, bir insandır çünkü;
Ne rengi ne ırkı ne dili ve ne de dinidir!
İnsan, diyorum,
Diğer insanların da
Tüm canlıların da acısını hissedebildiği kadar insandır.
Gelgelelim
Buralar, diyorum,
Aslında tüm insanlığın,
Elma kokulu siyanürle öldüğü yer.
Siyanürlü bir yaşam (ölüm);
Eski adıyla nâm-ı diğer
Miras iksiri (!), diyorum,
Hem de
Elma kokulusundan…
Ey, Rachel Corrie,
Benim de adım Rachel Corrie…
Ve gökyüzü ağlıyor!
Bırakın (da) tek başıma direneyim!
Let Me Stand Alone, diyorum,
Yalnız kalmama izin ver!
Tanrım!
Senden tek bir isteğim var:
Bana
Zalim & Katil İsrail Zırhlı Buldozeri’ni,
Zehir yüklü bulutları
Ve bir de
Elma kokusunu sakın unutturma!