
Bugün 3 Aralık Dünya Engelliler Günü olarak biliniyor.
Günün anlam ve önemi ile ilgili gerek videolar izledim, gerekse farklı farklı yazılar okudum.O sırada ortaokul öğrencisi olduğum yıllarda yaşadığım ve beni çok etkileyen bir anımı hatırladım.
“13 yaşındaydım. O yaşların toyluğu ile telefon alma hayâlleri kuruyordum. Bir hevesliyim bir istekliyim ki sormayın :))
Bir gün okul çıkışı babamla muhabbet ederek yürüyorduk. Sohbet arası telefon almak istediğimi söyledim babama. Zaman zaman konuştuğumuz bu konuyu sonunda babam değerlendirmeye karar verdi. Çok mutlu olmuştum.Telefon bayilerine bakalım eğer kafamıza uyarsa neden almayalım ki? Dedi.
Birlikte telefon bayisine gittik, kapısına yaklaştık. Ben önden geçerek kapıyı açmak istedim. Çünkü babamın sol kol ve sol bacağı felçli idi. Değnek kullanıyordu.
Babam tam arkamda, ben ise kapıyı araladığım sırada, içerdeki satışçı kapıyı tamamen açtı. Teşekkür etmeye yeltendiğim esnada, bize 1 TL para uzattığını gördüm. O an babamla göz göze geldiğimiz de yaşadığımız duyguların tarifini yapamam. Çünkü o gün birbirimize de yapamadık. Babamın benim yanımda gördüğü o muamelenin derin hüznünü gözlerinden okumuştum. Ardından dolu gözlerle satıcıya uzunca baktım. O, eli havada 1 TL ile beklerken biz sessizce kapıyı kapadık ve oradan ayrıldık. Diller susarken, gözlerin konuştuğunu ilk o gün, 13 yaşımda iken öğrenmiştim”.
Şimdi düşündüğümüzde, o muamele kimin engeliydi?
Üzerinde okul kıyafeti olan bir kız çocuğu ve düzgün giyimi ile alışverişe gelen, sadece elinde değnek var diye dilenci muamelesi gören babamın engeli miydi?
Yoksa tüm bunları bakarken göremeyen, bakışlarına ön yargıyı perdeleyen satıcının mı engeliydi?
✒️_Nurşen Yayla_
#hepimizbirengelliadayıyız
#3aralıkdünyaengellilergünü
Etkileyici ve hüzünlü bir olay.
Maalesef önyargıları kırmak çok zor.
Maalesef…
Ön yargıları kıran düşüncelerin daima var olması ümidimizdir.