günü kavuşmalara bıraktım
ser’i düş bulutlarına,
bulutlar dile geldi
ele geldi de
cümle’si devrik
tümceleri dizdiler atlas göğe
önce anlamadığım bir dil dedim
sonra fısıltılar geldi gaipten
kulaklarımı tırmaladı
yüreğimi hançerledi
sözler yürüdü gam bürüdü
işte o saatten sonra
ben ben değildim
oda duvara ,duvar kapıya
kapı cama ,cam suratıma
fırlatıyor harfleri
harflerin her biri
kama’larca ciğerime
yüreğime değiyorda
gözlerimin altındaki
torbalara imza atıyordu
oysa göz altı torbalarım
üryan ceplerine kadar
dolmuştu
bütün ceplerden aynı yük’lem
dökülüyordu,
“unuttum “
bu yetti gerisi hep başka
bambaşka bir dil…
Sibel Karagöz