çürüktü düşlerim
kökünden kopmuş
kırıklar içinde
can havliyle yapraklarıma
meyvelerime baktım
solmuştu
bükülmüştü
solan düşler bağ bozumuna
uğramış ham meyvede
kalmıştı
zaman sudan hızlı aktı
çürükler mordan kahverengiye çaldı
toprak koktu
sevdiklerim
yandıklarım
birden doluştu
yaralarımdan nar silkeleyenler
hepsi hepsi
bir küreğe sap olmuşlar da
kuyuların derinliğini dinliyor
toprağı gözlerinden oyuyorlar
ben bütün bunları çürüğümün içinden
mor pencerelerden
yaralarımın düşen ağızlarından
izledim
tek tek gömdüler
düş’tü
çürüktü
çürütmüşlerdi
ah vah arasında
yalanlar sıralanıyor
dillerindeki yılan
tıslamakla gülümseme arası
ölmekle yaşamak arası
soluyordu
beni en çok da bu yaralıyordu
hayat denen oyunun
sahte replikleri
sahneden inmiyordu
biz öldürdük sesleri
son perdeyi indirmedi
düş’ün çürüktü
hiç düşündün mü ?
Sibel Karagöz
