eller ne bilsin
denizlerin kıyılara
dalgaların şavkına
içinin hırpani kaynayışına
çoşup çoşup
çocuk gibi küsüşüne
eller ne bilsin
özlemin yakasında
kavrulur düğmeleri
iliklerimden sökülür
kursağım bağrından taşar
aşar boyumu
kapı duvar
camı gölge oyunu
pervasızca yoklar
o’rtalık gül tenine kokar
yalnızlığım ayaklanır
yırtık çoraptan çıkan
yokluğunun adımları
yürür dünyamda
eller ne bilsin
içimin türkülerini
hasretin asılmış prangalarını
yüreğimin kapılarına vuran
kaburgamın soluğunu kıran
yokluğun yürür solumda
yalnızlığım gölgen olur da
güne gün eklerim
hasretin günü biter mi
gün kök verirde
sallar suya kaçar
dallar çiçek açar
umuda turunç saçar
Sibel Karagöz
