sağırdı kulakları
duymadılar
duymazlarda
bu kaçıncı
çalınmış
örselenmiş
cinsiyet
bu kaçıncı
kökünden koparılmış
papatya
yetmedi mi
soldurduğunuz mevsimsiz
gülüşler
türüyorsunuz
her bir yanda
topraksız
susuz
ayrık otu gibi
bir de
sütle yıkanmışsınız
diliniz bal
yüreğiniz çirkef
sütte leke var
sizde yok
ondandır
salınıp salınıp
başka papatyaları
kopartmanız
o papatyaların da
anaları babaları var
kan ağlayan
biraz medeniyet
biraz vicdan
“hayır”
demiş
dile lal
söze sağır
anlaması zor mu ?
“ölüm”
sinsi
habersiz
ilanı yok
tamam da
ölümünde hayırlısı
bile bile gün devirip
ömür çürütürüz de
böylesi mevsimsiz
üstelik sevimsiz
bu ölmek değil
“cinayet”
başlı başına bir
“cinayet”
eli kanlılar
sütsüz ak kaşıklar
taşa bulaşa
yürürler
aramız da
Sibel Karagöz
