Dillere destan olan o şefkat olmasa 9 ay boyunca hamilelik sürecine katlanamaz hiçbir kadın.  Doğum yapıp daha kendini toparlayamadan bebeği ile ilgilenmeye başlayamaz. Yani şefkat, bir kadına bahşedilmiş en büyük mucizelerden biridir. Birçok alanda güçlendirir kadını. Başka etkileri yok mu peki? Elbette var. Naif bir fıtrat, merhametli bir birey saklar kadının ruhuna bu duygu. Kimi zaman duygularına yenilip koruma kalkanlarını yanlış zamanda indirivermesine de sebep olur hatta. İşte tam bu noktada erkeği yaratmış Mevla, daha soğukkanlı yapısıyla birbirlerini tamamlasınlar diye. Daha sonra “Kadınlar size Allah’ın emanetidir.” nidası yükselmiş veda hutbesinden. Allah Kur-an’da kadınlara özel bir sure indirmiş. Cenneti sermiş annelerin ayakları altına. 

Peki ne olmuş sonra? Ne hale gelmiş ahir zaman insanları. Erkeğim diyerek büyütülmüş erkek çocukları; sen kızsın otur oturduğun yerde denirken kız çocuğuna. Erkek adam o yapsın, denmiş; sen otur oğlum, kalk kız sofrayı hazırla denmiş. 

Allah’ın kadınlara bir nimet olarak bahşettiği merhamet, erkeklerin onları katledebilmesine neden olan bir şeye dönüşmüş. Unutulmuş kadının ne denli büyük bir hediye, ne kadar değerli bir emanet olduğu.  İslam bile bu yapılanları meşrulaştırmak için kullanılmış şeytanlaşmış kimselerce.

Şu an dillerimiz mühürlü, kalplerimiz kara. Kelimeler boğazda düğüm oluyor, güzel gülüşlü kadınlar çiçekler gibi teker teker solarken. Engel olmalıyız bir şekilde her türlü kötülüğe. Bu sessiz çığlıkların artık gür bir tonu olmalı…