içimin gurbetleri nefreti kabartıyor
kabardıkça sırtını daha bir yumuşatan yastıklar beliriyordu
ensesi kalınlaşan gurur
ağzına burnuna karadan peçeler atıyor
her atış sona bir adım
sırtına bin ton katıyor
haykıramadığı çığlığın içinde boğuluyor
müdahalesi mümkün mü
kapanmış bir bellek
algıya kör
harfin büyüklüğü küçüklüğü
notasız çalan boş plak
dinler görünür
bakar da
gururu tüm bedenine vurmuş
ambargo
ne kaldırabiliyor
ne diyetini ödeyebiliyor
saksıdaki çiçekten farksız
ne bir adım geliyor
ne bir adım gidebiliyor
varla yok arası
seviyorla sevmiyor arası
muallakta kalmış gibi
gururun pençesinde cansız serçe
can verdi verecek
incisi düşsün soylu gururun
can’a can
yüze al düşsün
yüreğe sevda
dile söz düşsün
Sibel Karagöz
